H. Nihal ATSIZ’ı bundan 22 yıl önce 11 Aralık 1975 günü kaybetmiştik. Yalnız kaybettiğimiz onun toprağa kavuşan bedeni olmuştur. Fikirleri bugün dahi ışıl ışıl parlamakta, dimdik ayakta durmaktadır. Bugün bizlerin en büyük görevi, ATSIZ’ı Türk devletinin yarınlarını
Atsız,fedakâkarlık ve feragat ruhuna sahip olmayı Türkçülüğün temel prensibi olarak kabul ederdi.Hayatı boyunca da bu prensibe sadık kalmıştır. Türkçülüğün her bakımdan en kıdemlisi ve önderiydi. Kendisinden daha yaşlı Türkçüler ve hocaları da bu durumu kabul ve ifade
Sayın Başvekil, Hem Türkçü, hem de başvekil olduğunuz için size bu açık mektubu yazıyorum. Yalnız başvekil olsaydınız bunları yazmak emeğine katlanmazdım. Çünkü Türkçü olmayan bir başvekile hitap etmenin ne kadar boş olduğunu bilirim. Yalnız bir Türkçü olsaydınız
Sayın Başvekil, Orhun’un mart sayısında size hitaben yazdığım açık mektup Türkçü çevrelerde çok iyi karşılandı. Yurdun türlü bölgelerinden aldığım mektuplarla telgraflar büyük bir efkârı umumiyeye tercüman olduğumu bana anlattı. Size gelince, bunu sizin de iyi karşıladığınızı biliyorum.
Türkiye’de mânâsı bir türlü anlaşılamayan iki kelime “Türkçülük” ile “Turancılık”tır. İnsanlara bir düşünceyi, bir kavramı anlatmak çok güçtür. Beyinlere yanlış olarak kazılan bir şeyi düzeltmek için başlıca çare ciddî yayınlar olabilir. Türkçü olarak Türkçülük ile Turancılık kelimelerinin
Bütün Türklerin dayanağı ve belkemiği olan Anadolu Türklerini her şeyden önce düşünmek, onları kalkındırmak anlamında olan makul Anadoluculuğun yanında, bir de, Anadolu dışındaki Türkleri defterden silmek, hattâ onlara düşmanlık gütmek gibi yıkıcı bir Anadoluculuk vardır ki son
Milletlerin asıl kuvvetinin ruh ve inanç gücü olduğunu artık herkes öğrendi. Bundan dolayıdır ki şimdi, çökertilmek isten milletlerin manevî yönüne saldırılıyor. Bu taktiğin en düşündürücü örneği Sovyetler Birliği’ndeki Türkler’dir. “Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet” yalanıyla iş başına gelen
Birliğin kuvvet doğurduğu hakikatı üzerinde hiçbir fikir ihtilâfı yoktur. Bu hakikati, birçok milletlerde hikâyelere, fıkralara, vecizelere, atasözlerine konu olmuştur. Az kuvvetle çok iş yapmak gerektiği zaman başvurulacak biricik yol birliktir. «Birlik» , muhtelif enerjilerin birbiri aleyhine yönelerek
Bozkurt millî sembolümüzdür. Türkler çok eski çağlarda, totem devrinde kendilerinin bir Bozkurt’tan türediğine inanmışlardır. Böylece Gök Türkler dişi, Dokuz Oğuz-On Uygurlar erkek Bozkurt’un soyu sayılmış, Kun yani Oğuzlar’a ise Bozkurt büyük yürüyüşlerde kılavuzluk etmiştir. Totem ve itibarî