Azizim Osman Nuri Kurt Beğ, 9 tarihli mektubunuzu aldım. Mektuplar, uçakla da olsa nedense hep geç geliyor. Türkiye içi de böyle. Buna rağmen mektubunuza geç cevap vermiş sayılabilirim. Fakat mazeretim mühim. Hafif bir kalp spazmı geçirdim. Yani
Azizim Mirat Özçamlı Beğ, Ali Kemal Meram (*) denen kaçığın o kitabını gördüm. Hem de bana kendisi bir gençle göndermiş. Daha sonra çıkan’Tarihte Türk-Rus İlişkileri’ adlı kitabını da yine bir gençle yolladı. Bu adam tam bir dejenere.Türk
Azizim Hacaloğlu, Bu sefer cevapta çok geciktim. Geçen yıldan beri sana mektup yazamadım. Fakat işlerim ağırlaştı. Artık ben ağır işçi statüsündeyim. Çünkü Kaniye’ye zafiyet geldi. Doktor onu yorulmaktan menetti. Bu sebeple onun işlerinden bir kısmını ben yapıyorum.
Azizim Osman Nuri Beğ, Bir müddet önce bazı vesikalarla birlikte gönderdiğiniz mektuba ancak şimdi cevap verebiliyorum. Kusura bakmayın. Çok meşgul ve yalnızım. Orada solculuğa kaymış olan ve Türk diye geçinenlerin isim ve adreslerini gönderirseniz çok faydalı olur.
Kardeşim Âşık İzzet, Şu A. Nadir Hayta’ya kestiğin makbuza bak da âşıklığını kabul et. Doktor Ali. Nadir Hayta yazdıktan sonra bir virgül koyup ATSIZ Beğ yazmışsın. Karalayıp yollayayım dedim. Olmadı. Altından, yine okunuyor. Bende göndermekten vaz geçip
Herhangi bir Türk Hanımı olsaydınız, mektubunuz sadece mültefit bir mektup olarak kalacaktı. Fakat sizi Cumhuriyet’teki(1) yazılarınızla tanıyıp, tasavvufa, ümmetçiliğe ve taklitçi batıseverliğe düşmüş aydın Türk kadınları ile mukayese ettikten ve bizzat tanımak şerefine eriştikten sonra, teveccühünüzün değeri
Muzaffer, İşbu nâme, bir iş mektubudur. Şöyle ki: Irkçılık-Turancılık dâvâsını, bütün boş vakitlerimi o işe ayırmış bir vaziyette hazırlamaktayım(1). Mahkeme safhasına kadar olan kısımda, ev aramaları, tevkifler ve Emniyet’te yapılan sorgular hususlarında bir hayli eksikler var.Bu arada,
Azizim Şaman, Biz, İzzet Yolalan’la kararlaştırdık: Telefonun başından ayrılmıyoruz. Sabaha kadar bekliyoruz. Uyku kaçırıcı ilaçlar alıp boyuna koyu çay içiyoruz. Uyumayalım diye… Neden mi? Eh, ne olur, ne olmaz, belki Başbakanlığı bize teklif ederler diye. Onun için
Azizim Hasan Oraltay Beğ, 31 Temmuz tarihli mektubunuzu aldım. Babanızla ve Cenge ile evi gezdiğimiz zaman da dairenizi kiraya verek işini konuşmuştuk. İçine girilir hale geldikten sonra bu işin icabına bakacağız. 8 Ağustos pazar günü Muzaffer Eriş