Azizim Hacaloğlu, Bu sefer cevapta çok geciktim. Geçen yıldan beri sana mektup yazamadım. Fakat işlerim ağırlaştı. Artık ben ağır işçi statüsündeyim. Çünkü Kaniye’ye zafiyet geldi. Doktor onu yorulmaktan menetti. Bu sebeple onun işlerinden bir kısmını ben yapıyorum.
Kardeşim Yılanlıoğlu, Bir aydır hasta olduğum için mektuba geç cevap veriyorum. Bütün kuvvetimi, enerjimi alan müzmin bir dizanteri geçirdim. Teşhis olunamadığı için de bir hayli sarsıldım. Bu sefer iyi olmaktan ümit kesmiş ve müthiş ağrılar arasında intiharı
Arif Türkdoğan Bey, Mektubunuzu aldım. Sizin nereden talebem olduğunuzu hatırlayamadım. Eski harfleri güzel yazdığınıza ve sağlam bir Türkçeye malik olduğunuza nazaran mümkün olduğu kadar eski bir talebem olacağınızı düşündüm. Yeni talebelerimiz maalesef doğru Türkçe yazamıyorlar. Benim en
Azizim O.N.Kurt Beğ, 24 Mart tarihli mektubunuzu, arkasından da vesika mahiyetinde olan gazeteleri aldım.Verdiğiniz bilgiler değerlidir. Bu yolda devamınızda faydalar olduğu şüphesizdir.Tabii, kendi hüviyetiniz ve fikirlerinizi hiç belli etmeseydiniz daha iyi olurdu. Buna rağmen hâlâ tarafsız, ortada
Azizim Kayabek, (*) Mektubumu şu bildiriye yazarak bir taşla iki kuş vurmuş oluyorum. Bundan birkaç nusha gönderdiklerine göre herhale dağıtmamı istiyorlar demektir. Maksada gelince: Fakir bir köye tayin edilmiş ülkücü bir ilkokul öğretmeninden hazin bir feryatname aldım. Yardım
Azizim Hasan Oraltay Beğ, 15 Ekim tarihli mektubunu aldım.Kazakistan’da Farabi için yapılan neşriyat ve hareketler çok ilgi çekici. Tabiî, Farabi’ye komünistti diyenler çıkacak. Komünistlere bakılırsa Tanrı da komünisttir. Bizim apartımanın işi biraz düzene girdi gibi. şimdi de
Azizim Şaman, Biz, İzzet Yolalan’la kararlaştırdık: Telefonun başından ayrılmıyoruz. Sabaha kadar bekliyoruz. Uyku kaçırıcı ilaçlar alıp boyuna koyu çay içiyoruz. Uyumayalım diye… Neden mi? Eh, ne olur, ne olmaz, belki Başbakanlığı bize teklif ederler diye. Onun için
Muzaffer, İşbu nâme, bir iş mektubudur. Şöyle ki: Irkçılık-Turancılık dâvâsını, bütün boş vakitlerimi o işe ayırmış bir vaziyette hazırlamaktayım(1). Mahkeme safhasına kadar olan kısımda, ev aramaları, tevkifler ve Emniyet’te yapılan sorgular hususlarında bir hayli eksikler var.Bu arada,
Azizim Hacaloğlu, İstanbul gazetesinde çıkan yazıyı onlar neşretmedi sanarak Ötüken’de bastırdım. Bana gazeteleri eksik yolladıklarının sonradan farkına vardım. Bununla beraber Ötüken’de çıkışı da iyi oldu. Çünkü bizim dergi o gazeteden daha çok satılıyor ve onun çıktığından pek