Cumhuriyetin ellinci yıldönümü için hazırlanan af kanunu Meclislere gelmek üzeredir. Gazete haberlerine göre Türkiye cezaevlerinde yatan 70.000 kadar mahkûm ile onların dışarıda, sayıları belki bir milyona yaklaşan yakınları bu kanunu sabırsızlık içinde beklemektedir. Bu kanun, bazı sakıncaları
Türk genci! Yukarıdaki harita taslağına bak. Karaya boyanmış yerler senin kurtulmamış kardeşlerinin yaşadığı yerleri gösteriyor. Yalnız bu kara taslağa bakmak bile vazifenin ne kadar büyük, ne kadar güç, ne kadar ağır olduğunu sana anlatsın. Daha dün denecek
Bizim memlekette birisine “komünisttir” denildiği zaman, çok kere: “Hayır, komünist değil, sosyalisttir” diye cevap veriliyor. Fakat komünizm ve sosyalizmin artık bilim konusu olmaktan çıktığı, tamamıyla siyasi anlamda kullanıldığı hesaba katılmıyor. Komünizmle sosyalizmin sınırını kesin olarak belirten yok.
Şimdiye kadar millet’in umumî bir tarifi yapılmamıştır. İçtimaiyat alimleri bu hususta bir şeyler gevelemişlerse de “içtimaiyat”ın ilim olduğunu iddia etmelerine rağmen ilmî bir millet tarifi yapamamışlardır. Bunun sebebi her milletin başka türlü olması ve bundan dolayı başka
Dünyanın neresine bakılırsa eski yanlışlıkların cezalandırıldığını gösteren hükümler görülüyor. “Zaman en büyük hâkimdir” sözü çok doğru. Bu büyük hâkimin ibretle bakılacak hükümleri, özellikle şahıslara değil de toplumlara, milletlere ait olanlarda göze çarpıyor. 6 Ekim 1973’de başlayan Dördüncü
İran Türklerinden olduğu anlaşılan San’an Azer tarafından “İran Türkleri” adıyla 44 sayfalık bir kitap neşrolundu. Sekiz puntoluk harflerle dizilen ve resimlerle bezenen kitabın sonuna ayrıca iki tane de harita iliştirilmiştir. Bu haritalardan biri 1922’de Sovyetler tarafından İran
Ordusunu kaybeden bir millet tehlikededir. İstiklalini kaybeden millet korkunç bir felakete düşmüştür. Dilini kaybeden milletse yok olmuş demektir. İstiklâlini kaybeden milletlerin dillerini kıskançlıkla saklamak sayesinde bir zaman sonra yine dirilebildiğini tarih bize söylüyor. Halbuki dilini kaybeden bir
Büyük Türk müverrihlerinden biri, bugün darülfünunda Türk tarihi profesörü olan Başkurdistanlı Zeki Velidi Bey, Mısır’da bastırdığı Türk tarihine ait bir kitabında büyük harbin neticesinin garp cephesinde değil Çanakkale’de hallolunduğunu söyledikten sonra, artık bununla Türkler’in dört asırdır devam
“Her şey, Büyük Türkiye uğruna ve onun için.” Her gönülde bir Arslan yatar. Bizim milli gönlümüzde yatan Arslan nedir? Çok nüfuslu, ahlakı, ilmi ve tekniği yüksek, büyük Türkiye’dir. Buna nasıl varacağız? İstikbal, İstiklal diyoruz. Şu