Cumhuriyetin ellinci yıldönümü için hazırlanan af kanunu Meclislere gelmek üzeredir. Gazete haberlerine göre Türkiye cezaevlerinde yatan 70.000 kadar mahkûm ile onların dışarıda, sayıları belki bir milyona yaklaşan yakınları bu kanunu sabırsızlık içinde beklemektedir. Bu kanun, bazı sakıncaları
Cumhuriyetle idare olunan memleketlerin birçoğunda devlet başkanının pek az yetkisi vardır. Buhranlı zamanlarda Millet Meclisini feshederek seçime gitmek, yahut başbakanı görevinden geri çekmek gibi bir kuvveti yoktur. Türkiye’de de durum aşağı yukarı böyledir. Cumhurbaşkanının en mühim fonksiyonu
Daha önce de askerlerinin bulunmasına rağmen, disiplinli ve düzenli Türk Devlet Ordusu, “Tanrıkut Mete” (veya “Motun”) tarafından milâttan önce 209 yılında kuruldu. Buyruk ne kadar sert olursa olsun itaatsizliğin ve hedefi vuramamanın ölümle cezalandırıldığı bu ordu “10”,
“Bin Temel Eser” arasında dili, günümüzün Türkçe’sine çevrilerek tarafımdan hazırlanan “Aşıkpaşaoğlu Tarihi” için yazılan bir tenkit cidden canımı sıktı, Bir ilim ve ihtisas konusu olan böyle bir yazıyı, hiç bir şey bilmeden yazan bir insana cevap vermek
Devlet adamları siyasî konuşmaya mecburdur. Bazı şeyleri saklayıp bazılarını elastikî bir dille ifade ederler. Bundan dolayıdır ki dünya siyasîlerinin Kıbrıs hakkındaki sözlerinden açık sonuç çıkartmak imkansızdır. Fakat hür ülkelerin fertleri böyle kayıtlarla bağlı olmadıkları için biz burada
“Türkçülüğe Karşı Yobazlık” adlı yazım (Ötüken, 1970 Martı), cevap değil, birbirini tutmaz avâmi tekerlemeler ve örtülmek istenen küfürlerle karşılık gördü. Konya’daki “Oku” dergisi yazarı Hasan Bağcı, Ziya Gökalp’ın Türkçülüğü İslamiyete karşı çıkardığını, Türkçülüğün büyük Yahudi himayesi gördüğünü,
“Has Hâcib Balasagunlu Yusuf” tarafından XI. Yüzyılda yazılan “Kutadgu Bilig”, siyaset bilgisi demektir. “Uğur, bahtiyarlık” demek olan “kut” kelimesinden türemiş olduğu için, bu kelimeyi şimdiye kadar “saadet veren ilim” diye boşuna tercüme etmişlerdir. Bu ismin anlamı, koca
26 Şubat 1969 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 6’ncı sayfasında Türker Acaroğlu tarafından yazılan “Yayın Hayatı” başlıklı yazı çok ibret vericidir. Türker Acaroğlu, basılan her kitap, dergi, gazete, nota, resim vesaireden kanun gereğince beşer tane gönderilen “Basma Eserleri Derleme
“Sağ” ve “sol” deyimlerinin iktisadî mânâsından başka bir de ideolojik anlamı olduğu malûmdur. Günümüzde iktisadî doktrinler 15. Asırdaki tarikatlar gibi birbirine karıştığı halde fikriyat bakımından sağ ve sol hâlâ kesin çizgilerle birbirinden ayrılmış durumdadır. Çünkü iktisadî şekiller