Ne istediğini bilmeyen yani programsız, plânsız olan insan gibi ne istediğini bilmeyen milletin de güçlükler, başarısızlıklar ve bozgunlarla karşılaşacağı muhakkaktır. Hele günümüzde milletlerin dörder veya beşer yıllık plânlarla kalkınma ve güçlenme savaşı yaptıkları bir sırada ne istediğini
Yön adlı bir aşırı solcu derginin 25 Eylül 1964 tarihli 78. sayısında devlet kuvvetlerini derhal harekete geçmesi gereken bir yazı yayınlandı. “Millî Emniyet Teşkilâtı Islah Edilmelidir” başlığını taşıyan bu imzasız yazıda devletin iç ve dış güvenliğini sağlayan
Şeref Bey, Şimdiye kadar Millet Meclisinde sesinizin çıktığını hiç işitmemiştik. Halbuki 21-kânunusani-1934 tarihli Hâkimiyeti Milliye de, bana dair yazdığınız yazıda eski bir müverrih gibi konuşuyorsunuz. Tarihten salâhiyetle dem vurmanın moda olduğu şu zamanda, sizin de hiç bir
Erkek, korkunç hayat sarsıntıları altın da yorgun; Kız, bahtiyarlık ve hürriyet sarhoş… Erkek, yüzünün çizgilerinde Hayat tecrübelerinin ve hayat ihanetlerinin izlerini saklıyor; Kızın parlak bakışlarında tecrübesizliğin ürkekliği ve maceraların hasreti var… Erkek yirmi beşinde ve cesur. Kız
Bazı faydalı ve çabuk tesirli ilâçlar vardır. Yerinde kullanıldığı zaman şifa sağlar. Fakat aklına esen, bilir bilmez kullanmaya başlayınca zararlı olur. Grev bu çeşit ilâçlara benziyor. Hiç kimsenin vicdanı bir adam veya şirket zengin olsun diye birçok
Bugün Türkiye’de bir Hasan Âli meselesi, daha doğrusu millete hesap vermeğe mecbur bir Hasan Ali vardır. Maarif Vekâletindeki sekiz yıllık icraatıyla umumun nefretini üzerine çeken bu adam gazete tenkitleriyle, mizahî hücumlarla ve kuşa çevrilmekle yaptıklarının hesabını vermiş
Sarı yılan, kavurucu yaz güneşinin altında çöreklenmiş, dinleniyordu. Üzerinde yattığı kaya, güneşin bütün sıcaklığını emiyor ve bu sıcaklığı sarı yılanın derisine geçiriyordu. Bulutsuz, rüzgârsız, gürültüsüz bir yerde uzanmak onun en özlediği şeydi. Burada kendisini rahatsız edecek hiçbir
İnkılâp köyde olur. Köyde doğar. Köyde büyür. Yirminci asır medeniyeti karşısında kendi muhitinin iptidailiğini ve içinde yaşadığı cemiyetin geriliğini gören her gencin içi sızlar ve ileriye doğru hamle yapmak ihtiyacını duyar. Gönlünde bir memleket aşkı tutuşan
Korku ve şaşkınlık içinde yaşayan ilk insanın biricik dostu ışıktı. Çünkü onun sayesinde yiyeceğini bulabiliyor, onun yardımıyla düşmanlarından kurtuluyordu. Işıksızlık onun için korkunç bir şeydi. İnsan muhayyelesinin bulup yarattığı, nesilden nesile göçürerek günümüze kadar ulaştırdığı ne kadar