Profesör Caferoğlu Ahmet
Birkaç gün önce ölen Prof. Caferoğlu Ahmet, Türk kültür hayatına büyük hizmet eden Dış Türkler’den biriydi. Son kırk elli yılda, Türkiye’de yaşayıp da millî kültür ve sanat alanında seçkin yer tutanlar arasında Dış Türkler’in çokluğu dikkati çeken ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmed, Ayaz Îshakî, Zâkir Kadirî, Abdullah Battal Taymas, Sadri Maksudi, Reşit Rahmeti Arat, Akdes Nimet Kurat, Ahmet Temir, Zeki Velidî Togan, Abdülkadir İnan, Mehmet Sadık Aran ve diğerleri gibi Caferoğlu Ahmet de Kara ve Kızıl Moskoflar’dan canlarını kurtararak Türkiye’ye yerleşen ve siyasî mücadeleye de katılmakla beraber özellikle kültüre hizmet eden değerli Dış Türkler’den biriydi.
Almanya’da doktorasını verdikten sonra İstanbul Darülfünununun Edebiyat Fakültesinde Türk Dili Tarihi Doçenti olarak göreve başlamış, bana ve sınıf arkadaşlarıma iki sömestir hocalık etmişti. Bu iki sömestir de, bilgisi henüz kemalini bulmamış olmakla beraber hocalığı metodik idi. Öteki yaşlı hocaların, bu arada Köprülü’nün, gelip yalnızca ders takrir etmelerine karşılık Caferoğlu‘nun her dersi bir seminer şeklinde geçer, o zamanki sınıflar 8-10 kişilik olduğu için istifade büyük olurdu.
Uzun süren hocalık hayatında en verimli olan profesörlerden biri Caferoğlu‘dur. Çalışkandı. Rusça, Almanca, Farsça, Fransızca bildiği için kendi sahasının kaynaklarından kolaylıkla istifade ediyordu.
Doçent iken, 1931’de yayınladığı ilk eser, meşhur Ebû Hayyân‘ın 1312’de bitirdiği Kitâbü’l-İdrâk li-lisâni’l-Etrâk adlı sözlüğünün ilmî şekilde basımı olmuştur. Kitap Arapça olduğu için Arapçada üstad olan Kilisli Rıfat Hoca‘nın yardımıyla meydana gelen sözlük bir ana kaynak olup Caferoğlu buradaki Türkçe kelimeleri başka kaynaklarla da mukayese ederek alfabetik şekilde dizinlemiş, araştırıcılar için büyük bir hazine meydana getirmişti.
Daha sonra Anadolu’ya yaptığı ilmî gezilerle tesbit ettiği Anadolu Türk Ağızları külliyatını birkaç cilt halinde yayınlamış ve Türkiye’nin sosyal hızı dolayısıyla bir süre sonra kaybolacak olan bu ağızları tesbit etmekle ileriki dil çalışmalarına mühim malzeme bırakmıştır.
Mühim eserlerinden birisi de ilk defa basılan Uygur Sözlüğü‘dür. Almanya’da basılmış olan Uygurca metinleri tarayarak elde edilen bu eser sade dil değil, tarih bakımından da kaynak olan pek değerli bir eserdir.
Caferoğlu, ders kitabı olarak Türk Dili Tarihi’ni de yazmış, mühim bir boşluğu doldurmuştur.
Türlü dergilerde, son yıllarda Türk Kültürü‘nde çıkan Türkçe ve yabancı dildeki makaleleri pek çoktur ve hiç şüphesiz Edebiyat Fakültesi onun hâtırasını anmak için Caferoğlu‘nun tam bir bibliyografyasını yayınlayacaktır.
Caferoğlu bizzat dergi çıkararak da Türk kültürüne hizmet etmiştir: Azerbaycan Yurt Bilgisi adıyla çıkardığı aylık kültür dergisi 1932-1934’te 36 sayı çıkıp kapanmış, 1954’te dergiyi diriltmek için yapılan teşebbüs yalnız 37. sayının neşrine münhasır kalmıştır. Bu dergide tanınmış veya genç tarihçi, edebiyatçı ve dilcilerin yazılarıyla birlikte Caferoğlu‘nun da bir hayli makalesi çıkmıştır.
1942-1943 ise Türk Amacı adıyla çıkardığı aylık kültür dergisi ancak sekiz sayı devam edebilmiştir.
Son hizmeti eski Türk Yazıtlarının bir arada yayınlanması olacaktı. Eseri eksiksiz çıksın diye Kazakistan’da Almatı yakınlarında bulunan Altın Elbiseli Adam‘ın mezarında bulunan ve Hasan Oraltay tarafından bana gönderilen kısa yazıtın fotoğrafını kendisine vermiştim. Bu işe önce Reşit Rahmeti Arat teşebbüs etmiş fakat ölümü engel olmuştu. Reşit Rahmeti‘den sonra bu işi en iyi yapacak kimse şüphesiz Caferoğlu idi. Çünkü eski Türk yazıtları üzerinde birçok neşriyat yapılmış iki dili, Almanca ve Rusçayı biliyordu. Netekim Türk Dil Kurumu‘nun teklifiyle bu işe girişmiş, eseri hazırlayarak Kuruma göndermişti. Uzun zaman geçtiği halde Kurum bunu yayınlamadı.
Fakat herhalde yayınlanacaktır. Bu kadar mühim bir eserin tashihlerini de, bu konuda Bin Temel Eser yayınları arasında bir kitap neşreden Prof. Muharrem Ergin yapmalıdır.
Hem Caferoğlu‘nun talebesi, hem de halefi olarak herhalde başkalarından daha iyi tashih yapar ve konunun genç uzmanlarından Asistan Osman Sertkaya da kendisine yardım edebilir. Dil Kurumu ve Fakülte bunun arkasını bırakmamalıdır.
TRT’nin Caferoğlu‘dan bahsetmeyişi de hesabının sorulması gerekli bir davranıştır. Ivırzıvırlara pek çok yer ayıran TRT’nin bir Dış Türk hakkındaki susuşu mânâlıdır.
Caferoğlu şimdi çok sevdiği güzellerden uzak bir âlemde tek başınadır. Fakat dünya güzellerini gölgede bırakacak güzellikteki yakut gözlü; nurdan, miskten ve amberden yaratılmış Huriler herhalde ona dünyayı unutturacaktır.