Bizim gibi düşünmeyenlerin fikirlerine, kanaatlerine saygı gösteririz. Fakat samimî olmaları şartıyla… Büyük ülküleri, millî davaları gündelik ve aşağılık siyaset oyunlarına karıştıranların kanaati hürmete lâyık değildir. Çünkü bu kanaat esasen kanaat değildir. Duygunun, düşüncenin, vicdanın mahsulü değildir. Bu,
Milletlerin asıl kuvvetinin ruh ve inanç gücü olduğunu artık herkes öğrendi. Bundan dolayıdır ki şimdi, çökertilmek isten milletlerin manevî yönüne saldırılıyor. Bu taktiğin en düşündürücü örneği Sovyetler Birliği’ndeki Türkler’dir. “Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet” yalanıyla iş başına gelen
Milletin tarifi ne olursa olsun, bir bakıma göre o “birlikte sevinip birlikte yas tutan insan topluluğu” demektir. Birlikte sevinmek, hele birlikte ağlamak insanları birbirine en sıkı bağlarla bağlayan şeydir. Milyonlarca insanın toplanmasından ibaret olan millet için müşterek
Bundan beş yıl önce idi. Bütün yaşlı insanlar ve bütün dünkü nesiller adeta hep bir ağızdan dile gelmişler, gençlikten şikâyete başlamışlardı. Bir heykel sükûneti ve sessizliği ile karşıladığımız bir sürü hücumlarda bulunuyorlar ve nasihat dolu konferanslar veriyorlardı.
Kerkük demekle Irak Türklerini anlatmak istiyorum. Aslına bakılırsa Kerkük davası, Kıbrıs davasından öncedir. Birinci Cihan Savaşının sonunda, Osmanlı İmparatorluğun içinde Türkler için teknik bir sınır çizilirken o zaman ki Musul vilayeti bu sınırın içinde sayılmış, fakat Lozan
Kerpiç temeller üstüne mermer binalar kurulamaz. Yurdumuzun ve milletimizin büyümesi ve yükselmesi, köylerimizin büyümesine, artmasına ve yükselmesine bağlıdır. Bunu hepimiz biliyoruz; fakat herhangi bir işin başında iken bu bildiklerimizi tatbik etmiyoruz. Bizde köycülüğe resmî teşkilât haricinde
Gözümüz daima yükseklerdedir. Her işimizi büyük, heybetli yapmak isteriz. Küçük işlere tenezzül etmeyiz. Yeni kurulan bir daireye eşya mı alınacak? İlk akla gelen şey maroken koltuklardır. Müdürün yazı masası pek lükstür. Haftada 40-50 imza atmaktan başka işi
Tarihi Turanlı-Hun-Türk-Macar milletinin ebediyen yaşayacak kardeşi… Vatansız bir Macar mültecisi olarak, devlet başkanının da imzalamış olduğu hükümet kararnamesi gereğince Türkiye’ye geldiğimde; N. ATSIZ kardeşime haber vermeden ve şahsen tanışmak maksadı ile kendisini ziyarete gittim. Hun-Türk-Macar kardeşliği hakkında
Bize komşu veya yakın olan ülkelerde bir Türk korkusu olduğuna dikkat ettiniz mi? En çelimsizinden en güçlüsüne kadar hepsini tedirgin eden bu korku o milletlerdeki mazinin hâtırasından gelir. Oralarda hâkim olmuşuzdur. Yahut o ülkelerde az veya çok