ORKUN”u beğenmiyenler onda eski teranelerden başka bir şey olmadığını söylüyorlar. Haklıdırlar. Türkçülük değişmez bir fikir olduğu için burada hep aynı sözler söylenecek. Türkçülük bir moda olmadığı için değişmeyecek, bir ilim olmadığı için sabit kalacak, bir eğlence olmadığı
Türkçülüğün tarihi yazmaya kalkarsak, ihtimal ki, Milattan önceki yüzyıllara kadar gitmeye mecbur kalırız. Fakat çağdaş Türkçülüğe baktığımız zaman, bunun tarihine kuşbakışı bir göz atmak pek kolaydır. Türkiye’de ve dışarı Türklerde aşağı yukarı aynı zamanda doğan Türkçülük, eski
Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt! Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı; İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt, Yabancıdan geri alır kutlu toprağı… Küçük kuşlar bize hergün şöylece çiler: Ey ölümle el sıkışan ihtilalciler! Size der ki
Milletler ve onların teşkilatlanmış şekli olan devletler yaşamak için bir takım tedbirler almaya ve çareler bulmaya mecburdur. Devletler, bu tedbirlerin akıllıca olduğu nisbette büyür, güçlenir. Bütün tarih bize şu gerçeği gösteriyor: Milletlerin hayatında üç merhale ve üç
Doktor Tevetoğlu Fethi, 1944-1945 yıllarında, o zamanki Halk Partisi hükümetinin ve onun Milli Şefinin Türkçülük düşmanı seferinde, sanık sandalyesine şerefle oturanlardan biridir. Türkiye’de birçok defa yapılan komünist tutuklamalarında, sanıklar birbirleri aleyhinde bulunup birbirlerini ihbar ettikleri, bu yüzden