Hindenburg’un Sözleri
Yalnız yaldızlı insanlık sevgileri ile değil, ulviyetçe ondan aşağı olmayan ve çelik kadar sağlam vatanseverlikle birbirinize bağlanınız.
Etrafınızda tunçtan bir kale yapıncaya kadar her gün bu çelik bağları daha ziyade takviye ediniz. Ancak böyle sağlam bir kalenin himayesinde yaşayabilir ve Avrupa üzerinde esmekte olan siyaset fırtınaları arasında ancak o sayede varlığınızı kurtarabilirsiniz.
………..
Bana itimat ediniz. Bu fırtına daha devam edecektir. İnsanların hiç bir feryadı onu teskin edemeyecek, hiç bir müdahale onun şiddetini hafifletmeyecektir.
Eğer fırtına bu duvarda kopmuş bir parça bulacak olursa yazık bize!…
O zaman Avrupa milletlerinin coşkun dalgaları, içinde henüz ayakta durabilmekte olan Alman kalesini yıkmak için bir ejder gibi bu gedikten istifade edeceklerdir. Maalesef tarihimizin bize pek çok defalar gösterdiği hakikat budur. “Siyasî olan her şeyden nefret ederim.”
………..
“Büyük harpte Kafkas yaylası üzerine acıklı bir surette ölen en güzide Türk askerlerinin sayısını tâyin etmek asla mümkün değildir.
Tasavvuru kabil olan her türlü yoksulluklardan dolayı ölenlerin çok fazla olması, Osmanlı İmparatorluğu’nun en iyi harp unsuru olan kahraman Anadolu askerlerini feci tarihine yani bir sahife daha ilâve etti. Acaba bu, onların çektiği felâketlerin sonuncusu olacak mı idi.”
………..
“Biz Türk karargâhı umumisine daha 1916 son baharından itibaren Kafkas’taki iki ordusunun kuvayı külliyesini ahalisi azalmış olan soğuk ve yüksek Ermenistan yaylasından çekmesini ve bu suretle askerin kışı daha kolayca geçirmesine imkân vermesini tavsiye ettik.
Bu çekilme hakkındaki emir pek geç olarak verildi.
Bundan da şu netice hasıl oldu ki, bir çok efrat, bizim önceden tahmin ettiğimiz veçhile, açlıktan ve susuzluktan öldüler.
İhmal ki, hiçbir satır şiir ve hiçbir yaldızlı kitap onların bu feci akıbetini nakil ve hikâye etmeyecektir!… Bu vesile ile ben şuracıkta o vazifeyi yapmış olayım!…
Hindenburg
Türk genci!…
Bugün Alman milletinin başında olan bu büyük ihtiyarın büyük harpte Kafkas yaylasına gömülen adsız şehitlerimiz için söylediği sözlerde senden önceki nesillerle beraber sana da büyük vazifelerinden birini hatırlatan acı ve içli nasihatlar var.
Çin’deki uzun saçlı afyonkeşlerin ve Hint’teki çıplak bacaklı fakirlerin ıstırabından önce senin için hayatlarını karlara gömen adsız kahramanlar için duyacak ve duyuracaksın.
Ey!… Bu toprağın erkek duyuşlu, erkek düşünceli ve erkek sözlü öz çocuğu mert duygulu bir insansan senin için ölen ve senin için yaşayanların sevgisini, hasretini, ıstırabını, fedakârlığını haykır…
Özenti Frenk taklitleri şiirlere, uydurma sevgilere, yaveli propagandalarla dolu manzumelere kapılma!… aldanma inanma!… ve unutma ki:
San’at ne Firenktedir, ne Acemde, ne Çin’de
San’at millet içindir, san’at halkın içinde