Don Kişot’u herkes bilir; kahramanlık martavallarıyla dolu kitapları okuya okuya zayıf sinirleri büsbütün sarsılan ve aklını oynatan bu kahraman taslağı, cihana güya adalet götürmek için sıska bir ata biner ve paslanmış bir mızrakla yola çıkar. Bozuk kafasında
Asil Türk milletinin yetiştirdiği kahramanlardan olan Kür Şad ve H. Nihâl Atsız, milleti için çalışmayı ve cefa çekmeyi en büyük zevk kabul eden, birer fedakârlık abideleri olarak tarihe geçmiş kutlu şahsiyetlerdir. Türk tarihini bilen ve bu şahsiyetlerden
12 Ocak 1905 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Güverte binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Deniz yarbayı Osman Fevzi Bey’in kızı Fatma Zehra Hanımdır. Hüseyin Nihâl Atsız, baba tarafından Gümüşhane ilinin Torul kazasına, anne tarafından ise Trabzon’a bağlıdır.
Büyük devlet ve fikir adamları halkın gönlünde her zaman sevgiyle yaşadıkları için büyüktürler. Onlar için resmi olarak herhangi bir anma törenine veya hatıralarını canlı tutma çabalarına bile gerek yoktur. Çünkü milletin içinde çıkan ve millet tarafından bağırlarına
Damarında kanı: Bir alev… Yaşaması: Roman… Ölümü: Şiir… Çelik iradeli, çelik karakterli “Er Kişi”… Fırtınalarla, kasırgalarla, boralarla, acılarla, yokluklarla, sürgünlerle, ıstıraplarla ve… pervasızlıklarla dolu bir ömür… Bir ülkü uğruna feda edilen yetmiş yıl, örnek bir yaşayış… Nezaket
Atsız Bey, yirmi beş yıl önce, 11 Aralık 1975’te gözlerini hayata kapamıştı. Bu kayıp, onu tanıyanların ve Türkçülüğe gönül verenlerin yüreklerinde hâlâ dinmeyen bir sızıdır. Onu tanımış ve ona sevgiyle bağlanmış olanlar bu dünyadan yavaş yavaş ayrıldıkça,
Türk ulusunun kızıl dalgadan etkilenmesi ve yurtta komünizmin bir tehlike olarak yandaşlar toplaması, yazdıkları ve söyledikleriyle dönemin en büyük düşünürlerinden, tarihçilerinden biri olan, fikir babamız ve kut’lu atamız Nihal Atsız‘ı ve onun gibi düşünen bütün Türkçüleri komünizm
H. Nihal ATSIZ’ı bundan 22 yıl önce 11 Aralık 1975 günü kaybetmiştik. Yalnız kaybettiğimiz onun toprağa kavuşan bedeni olmuştur. Fikirleri bugün dahi ışıl ışıl parlamakta, dimdik ayakta durmaktadır. Bugün bizlerin en büyük görevi, ATSIZ’ı Türk devletinin yarınlarını
1944 Irkçılık – Turancılık davası, dönemin hükümeti tarafından Ruslara şirin görünmek amacıyla Nazilerle yürüttükleri kendi faaliyetlerini gizleyip, yapılanların sorumluluğunu bir grup Türkçü aydının üzerine yıkmak ve Türkçülüğü lanetlemek için açılmış bir davadır. Bu dava, aynı zamanda Türk