Askerlik mesleklerin en şereflisidir. Eğer avukat fertlerin mukaddes haklarını müdafaa eden insan demekse, eğer rençper bizi doyuran bir işçi ise, eğer doktor hastaları iyi eden bir fedakârsa, asker de bir millet için kendi canını feda eden kahraman
Fertler için olsun, milletler için olsun “mazi” dayanılacak en büyük kuvvettir ve maziyi ancak mazisi lekeli ve karanlık olanlar inkâr ederken son inkılâbın zayıf iradeler ve zayıf seciyeler üzerinde yaptığı sarsıntı ile “maziye sövmek” moda haline gelmiş.
Biraz küfür, bir miktar mugaleta, bir hayli yalanla ve jurnalcilik ruhu ile yazılan cevabınızı okudum. Zaten sizden daha başka türlü bir şey ve daha merdane bir hareket ummadığım içim hiç şaşmadım. Bir edebiyat hocası diliyle değil, bir
İngiltere hükümeti, Çanakkale harplerine ait hazırladığı resmî tarihi Gaziye “Yüksek bir kumandan, asil bir düşman ve âlicenap bir dost şerefine” hitabı ile hediye ettikten sonra Fransız gazetelerinde bir palikarya yaygarasıdır koptu. Gerek bunu, gerek Türk-İtalya dostluğunu, gerek
Garp medeniyetine, bu medeniyetin iflâs etmek üzere olduğu bir sırada girmemiz, bizim için hakikaten bir talihsizlik oldu. Zaten memlekette muhtelif zümrelerin birbirinden büyük ayrılıklarla uzak bulunduğu bu devrede, garbın karışık fikirleri de daha kanamış bir hâlde aramıza
Gel arkadaş, gel seninle az dertleşelim: Okuyarak hayat denen koca kitabı Gönüldeki yaraları biraz deşelim. Gömdüm kara topraklara melekten iyi, Perilerden nazlı, güzel bir sevgiliyi. Derin derin sızlıyor gönlümde yaram, Bana artık her saadet olmuştur haram. Beni
Milletleri yükselten şey millî mefkûrelerdir. Millî mefkûresi olmıyan millet gerilemeye, hiç değilse yerinde saymaya mahkûmdur. Millî mefkûresi olmıyan milletler medeniyet sahasında yükselmiş olsalar da başka milletlerin gölgesi olmaktan kurtulamazlar. Millî mefkûre her zaman milletin büyükleri tarafından prensip
Fertlerin hayatında olduğu gibi milletlerin hayatında da bir dönüm, bir intibah noktası vardır. Bir felaket, bir esaret, bir hezimet milletler için bir intibah sebebi olabilir. On dokuzuncu asırda yabancı bir donanma Japon adalarından birini harap etmeseydi bugün
“Bir milletin ikbali gençliğinin terbiyesine mevdudur.” Layibniç bu sözünde çok haklıdır. Bugünün çocukları, bugünün gençleri yarının kumandanları, idarecileri, kanun yapıcılarıdır. Bugün mazbut bir ahlâk, ilmî bir şuurla yetişen genç, yarın cemiyeti için fena bir uzuv olamaz. Genci,