Birçoklarının yadırgayacağı “Kopuzlama” ve “Oğuzlama” kelimeleri, meçhul bir köy öğretmenin, manzum olarak hazırlamak için yıllardır çalıştığı ve daha da çalışacağı Türk destanına verdiği isimlerdir. “Kopuz”, bilindiği gibi bugünkü çöğür, bağlama ve sazın anası olan millî Türk sazı,
20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir: Sayın Nihâl Atsız, Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle
1971 yılının 29 Ağustos’unda bu büyük ve cidden şanlı zaferin 900. yıl dönümü kutlanacaktır. Ankara’daki Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde 1966’da kurulan “Selçuklu Tarih ve Medeniyeti Enstitüsü” bu yıldönümünde kendi payına düşen görevi yapmak için Malazgirt’te bir Alp
Geçmişi anmak insanlara mahsus bir iştir. Hayvanlar geçmişi düşünmez. Onlar yalnız içinde bulundukları ânın kaygısındadır. “Geçmiş” ne kadar kusurlu olursa olsun bugün ve yarın için vereceği derslerle, göstereceği ibretlerle ihmaline imkân olmayan bir kitap, insanlara milletlerin güç
30 Ağustos 1964 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ibretle seyredilmeğe değer bir fotoğraf yayınlandı. Bu fotoğraf Dumlupınar meydan savaşından sonra tutsak edilen Yunan Başkomutanı Trikopis ile adı açıklanmayan bir Yunan prensinin ve Yunan Ordusu Kurmay Başkanı General Dionis’in Türk
Çalıştırılan bir makinenin durmaması için nasıl arada bir yağlanması gerekiyorsa, yaşayan milletlerin de manevi bakımdan çürümemesi için ruhlandırılmaya öylece ihtiyacı vardır. Ruhlandırılmayan, ruhlandırılması için sebep ve çare bulunamayan milletler kırılıp dökülmeye mahkûmdur. Örnek mi istiyorsunuz? Ufuklarında güneş
Milli Savunma gücünün biri maddî (yani insan ve silah), biri de manevî (ülkü ve ahlâk) olmak üzere iki temele dayandığını herkes bilir. Maddî temel unsurları göze görüldüğü için bunu ölçüp tartmak kolaydır. Şu kadar yüz bin askerimiz,
Dünyadaki en masum fikirlerden tutunuz da en şeytanî akidelere kadar bütün mezhep ve mesleklerin yayılması için propaganda şarttır. Birçok insan haklı ve yerinde buldukları fikirleri yaymak için propagandayı açıkça yapmaktan çekinmezler. Bu, meşrudur. Hattâ devletler dahi bu
Türkçülük ülküsünün bugünkü en büyük şahsiyeti Rıza Nur artık “Dünkü şahsiyet” oldu. 63 yıllık çetin ve metin bir hayattan sonra vatan toprağına karışırken onu son defa selamlayanlar dinmiş bir kasırga için duyulan neyse onu duydular. Rıza Nur