20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir: Sayın Nihâl Atsız, Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle
Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Daha zekâsının pek iptidaî olduğu zamanlardan beri, insanların din sahibi oldukları da bilinen gerçeklerdendir. Zekânın ve bilimin yükselmesiyle dinler de yükselmiş, tek Tanrılı dinlerle dinler çağı kapanmış, din uğruna
Solcuların bir kısmı ve iyi niyetlileri büyük bir hayal içinde avunarak, hayal içinde kaybolan her insan gibi acı gerçekleri göremez oluyor. Tarihin şu devresinde yahut Batının falan ülkesinde “şöyle olmuştu” diyerek bizde de aynı şeyin tekrarlanacağına inanıyor.
Bir milletin kendi büyüklerine saygı göstermesi de millet olmanın büyük vasıflarından biridir. Büyükler, tarih dersi kitaplarında dile getirilmekle başlayan, anıt ve heykelleri dikilmek, anma günleri yapılmak suretiyle devam eden vefakârlıklarla saygı görür. Daha ilkokul çağındaki çocuk, tarih
Ziya Gök Alp ve Hilmi Ziyadan sonra Türk destanı üzerindeki çalışmalar daha ilmî ve daha metodlu olmuştur. Başka milletlerin destanları hakkındaki eserleri inceleyerek Türk destanının ilmî tasnifini yapan ilk Türk, İstanbul Üniversitesinde Türk tarihi okutan Profesör Zeki
Ağustosun Türk tarihinde zaferler ayı olduğu çok söylendi. Doğrudur. Fakat Eylül de zaferler ve mühim günler bakımından ondan hiç aşağı kalmaz. 5 Eylül 1063 Tuğrul Beğ’in Ölümü: Batı Türkeli’nin (Türkiye’nin) ilk hakanı olan Selçuklu Tuğrul Beğ 5
Türkiye’nin, öyle ikide bir değişmeyecek olan anayasası “Kurucular Meclisi” tarafından hazırlanırken hakim duygu ve düşünce Türklük ve ilim olmalıdır. Kurucular Meclisi, başka milletlerin kanunlarını Türkçe’ye çevirerek Türk kanunu hazırlamak işinin gülünç bir fantezi olacağını idrak etmelidir. Örf
Hüseyin Nihal Atsız, Türk fikir hayatının en mücadeleci isimlerindendir. Korkusuzca kalem oynatmıştır. Neye inandıysa onu, zorlukları göğüsleyerek, hapse girmeyi göze alarak, savunmuştur. Hiçbir surette inanancından taviz vermemiştir. Atsız, mücadeleci kimliği yanında büyük bir ilim adamı ve büyük
Birçok Türkçünün maddi, manevi yardımıyla çıkmakta olan Orkun, onu idare edenlerin yorgunluğu yüzünden kapanıyor. Bu kararı verenlerin ızdırabı büyüktür. Uzun konuşma, tartışma ve danışmalardan sonra, yapılacak başka bir şey olmadığı için bu neticeye varılmıştır. Yurdun her tarafındaki