Şu geçen aylarda, bizi ilgilendirmesi gereken iki kişi, aramızdan göçüp gitti: Azerbaycanlı Mehmet Sadık Aran ve Türkiyeli Tahsin Demiray, “Bizi ilgilendirmesi” demekten maksadım ikisinin de Türk milliyetçisi olması, bu yolda çalışıp uğraşmaları, yazılar yazmaları ve hizmet etmeleri
Bundan 148 yıl önce, 20 Ekim 1827’de Türk donanması, Navarin limanında demir atmış dururken, müttefik İngiliz-Fransız-Rus donanmalarının baskınına uğrayarak battı. 57 gemiyle birlikte 8.000 asker de şehit oldu. Bu baskının sebebi, Hıristiyan milletlerinin Yunan hayranlığıdır. Yunanlılar, bilhassa
Türk milletinin saflığı, dışarıdan gelen sosyal akımlara kapılmaktaki aşırılığı ile göze çarpmaktadır. Kapılanların ön safında aydınlar gelmekte ve bunlar halk tabakasını da kendileri gibi olmaya zorlamaktadır. İslâmiyet’ten önceki çağda millî şuur çok yüksek olduğu için yabancı kültürün
Millî şuurun ve ilmî tarihçiliğin hâlâ gereğince gelişememesi, dinî taassubun hâlâ ruhlara hükmetmesi dolayısıyla tarihimizin bazı büyüklerine karşı saygısızlıkta bulunmak, yahut Türk ırkının şu veya bu bölümlerini birbirine düşman saymak gibi yanlışlıklar sık sık yapılmaktadır. Bunların arasında
Bazı faydalı ve çabuk tesirli ilâçlar vardır. Yerinde kullanıldığı zaman şifa sağlar. Fakat aklına esen, bilir bilmez kullanmaya başlayınca zararlı olur. Grev bu çeşit ilâçlara benziyor. Hiç kimsenin vicdanı bir adam veya şirket zengin olsun diye birçok
12 Ekim 1969’da yapılacak seçimler için partiler şimdiden yarışmaya başlamıştır. Parti başkanlarıyla ileri gelenlerinin yurdu dolaşarak yaptıkları konuşmalar bunu gösteriyor. Bu arada Halk Partisi kendisi için iane toplamaya kalkışarak Türkiye’de ilk defa görülen bir mücadele şeklî denemektedir.
Dünya bir devler ve kahramanlar ülkesi olmağa doğru gidiyor. Bir yandan çok nüfuslu, akraba milletleri de kendi topluluğu içine alan devletler kurulurken bir yandan da kendi illetlerinin şan ve şerefi uğrunda hayatlarını hiçe sayan, bile bile yüzde
Turancılık, Türkiye’de 60 yıldan beri tartışılan bir konudur. Zaman zaman, Türklerle akraba milletleri de içine alan bir sistem hâlinde düşünülmekle beraber bugün “Turancılık” deyince Türkiye’de anlaşılan şey, tarihî mirasları da dâhil olduğu halde bütün Türkleri tek devlet
Solcuların bir kısmı ve iyi niyetlileri büyük bir hayal içinde avunarak, hayal içinde kaybolan her insan gibi acı gerçekleri göremez oluyor. Tarihin şu devresinde yahut Batının falan ülkesinde “şöyle olmuştu” diyerek bizde de aynı şeyin tekrarlanacağına inanıyor.