Darülfünunun ıslahatının zamanı yaklaştıkça darülfünunun müderrisleri ve muallimleri arasında gittikçe artan telaş ve dedikoduları yakından seyretmek, ibretle bakılacak bir levhadır. Memleketin ilim ve irfan ordusunun bu başı bozuk erkânı harpları yeni yapılacak Darülfunünun kadrosunda bir yer alabilmek
Türkiye’de milli eğitim mekanizması iyi işlemiyor. Hala birçok ortaokul ve liselerde yarı öğretmenle, hatta bazen üç dört öğretmenle ders yapılması, pek çok ilkokulun tek öğretmenle idare edilmesi bunu gösteriyor. Orta öğretimdeki öğretmen eksikliğini oralardaki subay, doktor, eczacı,
Dünyanın neresine bakılırsa eski yanlışlıkların cezalandırıldığını gösteren hükümler görülüyor. “Zaman en büyük hâkimdir” sözü çok doğru. Bu büyük hâkimin ibretle bakılacak hükümleri, özellikle şahıslara değil de toplumlara, milletlere ait olanlarda göze çarpıyor. 6 Ekim 1973’de başlayan Dördüncü
Genç mütefekkir Aclan Sayılgan’ın 1 Haziran 1974 tarihli Yeni İstanbul Gazetesinde yayınlanan “Kimmiş Şu ilk Osmanlı Sosyalistleri” başlıklı yazısı, Türkiye’deki sosyalizm hakkında doğru bilgisi olmayanları uyarıcı mahiyettedir. Sosyalizm kelimesinin sözlük ve ansiklopedideki anlamı ile bugün ona verilen
1040 yılında kurulan “Batı Türkeli”nin yani Türkiye’nin cumhuriyet çağı gerçekten bir cumhuriyet değildir. 14 Mayıs 1950’de gerçek bir cumhuriyet kurulmuş ve meşru bir hükümeti iş başına gelmişse de bu hükümet, devlet idaresini gayrı-meşru bir hükümetten devraldığı için
Millet halinde yaşamanın şartlarından biri de milli sembollere saygı göstermektir. İnsan, medenileştiği oranda hürriyetlerinden bir bölümünü fedaya ve bazı kaidelere saygı göstermeye mecburdur. Medenî insan, hayvan gibi rastgele yerde uzanıp uyuyamaz. Her istediği zaman bağıramaz veya türkü
Erkek, korkunç hayat sarsıntıları altın da yorgun; Kız, bahtiyarlık ve hürriyet sarhoş… Erkek, yüzünün çizgilerinde Hayat tecrübelerinin ve hayat ihanetlerinin izlerini saklıyor; Kızın parlak bakışlarında tecrübesizliğin ürkekliği ve maceraların hasreti var… Erkek yirmi beşinde ve cesur. Kız
Babanın beyni Çanakkale’de dağılmış, ağabeyin göğsü Sakarya’da delinmiştir. Geride hasta bir ana, genç bir kız kardeş var… Hastalıklı ana, sefil Ömrünü sürükleyerek mektepteki kızın çıkmasını beliyor… Kız çıkacak, hayatını kazanacak ve kendisine bakacak… Kız mektepten çıkmak için
Türkiye’de mânâsı bir türlü anlaşılamayan iki kelime “Türkçülük” ile “Turancılık”tır. İnsanlara bir düşünceyi, bir kavramı anlatmak çok güçtür. Beyinlere yanlış olarak kazılan bir şeyi düzeltmek için başlıca çare ciddî yayınlar olabilir. Türkçü olarak Türkçülük ile Turancılık kelimelerinin