Azizim Kayabek, (*) Mektubumu şu bildiriye yazarak bir taşla iki kuş vurmuş oluyorum. Bundan birkaç nusha gönderdiklerine göre herhale dağıtmamı istiyorlar demektir. Maksada gelince: Fakir bir köye tayin edilmiş ülkücü bir ilkokul öğretmeninden hazin bir feryatname aldım. Yardım
Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve
Don Kişot’u herkes bilir; kahramanlık martavallarıyla dolu kitapları okuya okuya zayıf sinirleri büsbütün sarsılan ve aklını oynatan bu kahraman taslağı, cihana güya adalet götürmek için sıska bir ata biner ve paslanmış bir mızrakla yola çıkar. Bozuk kafasında
Asil Türk milletinin yetiştirdiği kahramanlardan olan Kür Şad ve H. Nihâl Atsız, milleti için çalışmayı ve cefa çekmeyi en büyük zevk kabul eden, birer fedakârlık abideleri olarak tarihe geçmiş kutlu şahsiyetlerdir. Türk tarihini bilen ve bu şahsiyetlerden
12 Ocak 1905 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Güverte binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Deniz yarbayı Osman Fevzi Bey’in kızı Fatma Zehra Hanımdır. Hüseyin Nihâl Atsız, baba tarafından Gümüşhane ilinin Torul kazasına, anne tarafından ise Trabzon’a bağlıdır.
Bu başlık. 3 Mayıs 1944 olayları ve bunları izleyen tutuklamalar üzerine, benim Samsun’da yayımlanan K0PUZ dergimin Haziran sayısında çıkacak yazımı, Mayıs 1944 sonundaki derginin arka kapağında haber veren bir ilândı. Kızılların ve Türkçülük, milliyetçilik düşmanlarının haksız saldırısına
Bir-iki gün sonra kendisini ziyaret edecektim. Önümüz mübarek Kurban Bayramı idi. Ese, dosta bayram tebrikleri hazırlamış, bu arada Atsız Hoca’ya da yazmış, fakat postaya vermekten son anda vazgeçmiştim. Nasıl olsa birkaç günlük tatil vardı. Bu vesileyle Hoca’yı
H. Nihal ATSIZ’ı bundan 22 yıl önce 11 Aralık 1975 günü kaybetmiştik. Yalnız kaybettiğimiz onun toprağa kavuşan bedeni olmuştur. Fikirleri bugün dahi ışıl ışıl parlamakta, dimdik ayakta durmaktadır. Bugün bizlerin en büyük görevi, ATSIZ’ı Türk devletinin yarınlarını
“Turancılık” deyince Türkiye’de anlaşılan şey, tarihî mirasları da dâhil olduğu halde bütün Türkleri tek devlet halinde birleştirmek ülküsüdür ve her ülkü gibi nesillere bakan, kan ve can vergisi isteyen, gönüllere heyecan katan bir inançtır. Tarihi, savaşları ve