1944 Irkçılık – Turancılık davası, dönemin hükümeti tarafından Ruslara şirin görünmek amacıyla Nazilerle yürüttükleri kendi faaliyetlerini gizleyip, yapılanların sorumluluğunu bir grup Türkçü aydının üzerine yıkmak ve Türkçülüğü lanetlemek için açılmış bir davadır. Bu dava, aynı zamanda Türk
Şimdiye kadar millet’in umumî bir tarifi yapılmamıştır. İçtimaiyat alimleri bu hususta bir şeyler gevelemişlerse de “içtimaiyat”ın ilim olduğunu iddia etmelerine rağmen ilmî bir millet tarifi yapamamışlardır. Bunun sebebi her milletin başka türlü olması ve bundan dolayı başka
Son zamanlarda bazı gazete ve mecmualarda, Türklerin mensup olduğu ırk hakkında bazı yazılar çıktı. Bunların hülâsası şudur: “Türkler Sarı Moğol ırkından değil, beyaz aryanî ırkındandır.” İlim yolu ile söylenmek istenen ve fakat objektif esaslara istinat etmiyen bu
Zayıf şahsiyetli insanlar, erişemediği üzüme ham diyen tilki gibi, kendilerinde bulunmayana sahip olanın bedava düşmanıdır. Cahil, bilgilinin hasmıdır, ilmine bir şey söyliyemediği için onu, meselâ satılmışlıkla suçlandırır. Zayıf, kuvvetliden nefret eder. Bu nefretini, meselâ, kuvvetin hayvani bir
Türk ırkı, Anadolu’ya heybetli bir çığ gibi indi; Bozkurt nesline yaraşan bir gösterişle yerleşip tutundu ve Batı’dan gelen yabancı sellere karşı orasını bir asır kan ve can bedeliyle müdafaa ettikten sonra bu toprakların tapusunu ihtiyar tarihin elinden
Birliğin kuvvet doğurduğu hakikatı üzerinde hiçbir fikir ihtilâfı yoktur. Bu hakikati, birçok milletlerde hikâyelere, fıkralara, vecizelere, atasözlerine konu olmuştur. Az kuvvetle çok iş yapmak gerektiği zaman başvurulacak biricik yol birliktir. «Birlik» , muhtelif enerjilerin birbiri aleyhine yönelerek