Azizim Şaman, 25 Şubat tarihli mektubunu zevkle okudum. Tarihî belge mahiyetinde güzel bir mektup yazmışsın. İkimizin de hususiyetlerimize dair satırları dolayısıyla, cevabını verdikten sonra bu mektubu da diğerleri gibi yok etmek gerekiyor ama bilmem kıyabilecek miyim? Benim
Kardeşim Yılanlıoğlu, Bir aydır hasta olduğum için mektuba geç cevap veriyorum. Bütün kuvvetimi, enerjimi alan müzmin bir dizanteri geçirdim. Teşhis olunamadığı için de bir hayli sarsıldım. Bu sefer iyi olmaktan ümit kesmiş ve müthiş ağrılar arasında intiharı
Azizim Kayabek, 30 Ekim tarihli mektubunuzu aldım. 31 de postaya verilmiş. Bana altı günde geldi. Size yürüyüş yaptırarak teselli veren gezinti yerinizin ikiye bölünmesinin ne demek olduğunu ben çok iyi anlarım.Yürümek en iyi avunma ve güç kaynağıdır.İnsanı
Kardeşim Muzaffer Amca, Bir memur hanımın hatası yüzünden tevkif olunup, geceyi Emniyet Müdürlüğünde geçirdikten sonra bu tevkifi “tebligat” sayarak infaz savcılığına başvurduk ve azami müddet olan 4 aylık tehir kararını aldık(2). 15 Temmuza kadar serbestim. Fakat Kayabek
Son iki üç yıldır gazetelerde görülen bu deyim, Millî Eğitim Bakanlığı’nın bazı öğretmenlere yer değiştirmesi için kullanılmakta ve solcular yahut hükümet muhalifleri tarafından büyük bir haksızlık olarak ele alınmaktadır. Her Bakanlığın, kendi memurlarına yer değiştirmesi olağan bir
Azizim Refet Körüklü Beğ, Mektubunuzu, şiirinizi ve Nejdet’in resmini aldım. Teşekkür ederim. Ötüken’in Haziran sayısının yazılarını gençler bugün aldılar. Şiirlerinizden birisini koyduk. Salih’in mezar kitabesi için yazdığınız dörtlüğü de koyduk. Muzaffer’le birlikte dünyayı idare edişinize gıpta ettim.
Benim, sıfırlarla uğraşacak zamanım yoktu. Fakat o “Sıfır”, “Dâvam” adıyla çıkardığı kitabın bir kısmında bana taarruz ve hattâ hakaret etmeğe yeltendiği için, zamanımı israfa mecbur oldum. Yazması kalemime ağır gelen “Hasan Ali”yi kullanmaktansa, sevimli ve hoş “Sıfır”ı
“Tarih Şuuru”, milletlerin hafızasıdır. Hafıza nasıl, fert olarak insanların en küçükleriyle ihtiyarlarında bulunmazsa, milletlerin de henüz çocuk sayılabilecek kadar genç yani “kurulmamış” olanlarıyla ihtiyarlarında yani inkıraza mahkûm olacak kadar çürüyenlerinde bulunmaz. Millet haline gelmemiş olan insan topluluğu
Ulus gazetesinin 18 Haziran 1966 tarihli sayısında “Irkçı ve Turancı Dergiler Okullara niçin Gönderiliyor? Bakana Tekrar Soruyor ve Cevap İstiyoruz” başlığı altında gayet cahilâne bir yazı yayınlandı. Bu imzasız yazıya göre Irkçı-Turancı diğer dergilerle birlikte biz de