Hüseyin Nihal Atsız
  • Hakkında
  • Dergileri
  • Kitapları
  • Makaleleri
  • Mektupları
  • Öyküleri
  • Savunması
  • Şiirleri
  • Tezler
  • Ziyaretçi Defteri

Ordusunu kaybeden bir millet tehlikededir. İstiklalini kaybeden millet korkunç bir felakete düşmüştür. Dilini kaybeden milletse yok olmuş demektir.

— TÜRK DİLİ
24 Kasım 1950
Makale, Orkun

Türkiye’nin Yeniden Kurulması

  • Facebook
  • Twitter
  • WhatsApp
  • Bağlanıyı kopyala
  • Yazdır

Bu memleket “A”dan “Z”ye kadar bozuktur. Bu korkunç hakikati diktatörlük rejiminin başbakanlarından Refik Saydam söylemişti. İtiraftan sonraki yıllarca süregelen keyfî, keyfî olduğu kadar zekâdan mahrum, zekâdan mahrumiyet nispetiyle hâince idare, Türkiye’yi inkıraz uçurumunun kıyısına kadar getirdi. Artık Türkiye bugünkü durumuyla top yekûn kalkındırılamayacak bir hale gelmiştir. Adnan Menderes’in iyi niyetinden ve enerjisinden emin olmakla beraber bu büyük işin üstesinden gelmenin çok zor olacağına kaniiz.

Sefaletin doğurduğu veremden her yıl 40.000 kişi ölürken, millî savunma parasından çalan askerî ve sivil şahıslar gazetelere geçerken, rüşvet alan polisler mahkemeye sevk edilirken, öz kızlarının iffetine taarruz eden babalar mevcutken, şehir sokaklarında evli kadınlara saldıran ahlâksızların sonu gelmezken, resmî dairelerde hâlâ tavsiye ile iş görülürken, bir yığın işe yaramaz memur devlet bütçesine yük olurken, medenî Türk milletinin hâlâ mazbut bir imlâsı yokken, Halk Partisinin yadigârı olan ve her yere sızmış bulunan komünistler bir türlü sökülüp atılamazken, kozmopolit-mason- yahudi-komünist yuvası haline gelen üniversitede tamamıyla keyfî bir profesörler diktatörlüğü hüküm sürerken, lüks ve fuhuş eşyası için dışarıya milyonlarca liralık döviz giderken, gayrı meşru kazançların hesabı bir türlü sorulmaz ve yabana bankalarda milletten çalınan paralar yatarken, yüz binlerce topraksız köylü, on binlerce sefil işçi ümitsiz bir halde yaşarken Adnan Menderes’in sırf şahsî gayretiyle bu derde deva bulmasını beklemek yersiz olur.

Türkiye’de devlet teşkilâtı bugün çatısı, duvarları, iskeleti çürümüş; kiremitleri kırık, sıvaları dökülmüş, cam ve çerçevesiz bir eve benzemektedir. Yalnız temelleri sağlamdır. Onu 1040 yılında Çağrı Beyle Tuğrul Bey çok sağlam atmışlardır. Bugün bu yapının bugünkü durumu ile onarılmasına imkân yoktur. Bunu yıkıp o sağlam temellerin üstüne yeniden kurmak lâzımdır.

Nasıl mı? Gelecek sayılarımızda çok kısa ifâdelerle anlatmaya çalışacağız.

  • Facebook
  • Twitter
  • WhatsApp
  • Bağlanıyı kopyala
  • Yazdır
Hüseyin Nihal Atsız
Önceki İçerikTârihin Barışmaz DüşmanlarıSonraki içerik Kurucular Meclisi

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Okunanlar

2020 © Atsız'ın aziz hatırasını yaşatmak maksadıyla yayındadır.
Gizlilik Sözleşmesi - Kullanıcı Şartları
İletişim

Arama

Ara

Diğer Sonuçlar...

Generic filters

Son yapılan aramalar

Bütün Türk , türk tarihi, Türk, Eski bir sonbahar, gel beni râm et, gel beni r, Bozkurtlar, topal asker, Selam, Geri gelen mektup

En çok arananlar

Atatürk, Kürt, İslam, Geri gelen mektup, davetiye, Enver Paşa, 3 mayıs, Rıza nur , Kemalizm, Abdülhamid