Büyük Türkçü Atsız Ata; iki yıl önce, Onbir Aralık’ta Tanrı Dağı’na göçtü. Onbir Aralık, Türkçüler ve bütün Türkler için tarihi bir yas günüdür’
Onun arkasından ağlamak, anma günleri tertiplemek, Atsız Ata için konuşmalar yapmak, yazılar yazmak görevimizin çok ufak bir parçasıdır. Görevimiz, Atsız’ın bıraktığı yerden mücadeleyi devam ettirmektir! Bu mücadele, ‘Türkçülük Savaşı’dır. Esir ırkdaşlarımız hürriyetlerine kavuşuncaya kadar, Türklük şahlanıncaya ve Turan’ı kuruncaya kadar bu kutlu savaş durmadan devam edecektir. Türkçüler! Hayatımızın gayesi ve anlamı bu olmalıdır. Bir Türkçü için hayat başka türlü çekilir mi?
Bugün ‘birkaç istisna hariç’, Türk devlet adamı geçinen ve milliyetçiliği kimseye kaptırmayan; fakat ne yazık ki, Türk Milliyetçiliği ile uzaktan yakından hiç alakası olmayanlar, korkunç bir gaflet ve ihanet uykusundalar. Bu gibiler, elbette ki Türkçülük fikrini anlayamazlar ve bu fikirden korkarlar. Çünkü, korkaktırlar. Korkaklardan ne devlet adamı, ne de dava adamının çıktığı görülmüştür. O halde bu büyük dava, Türkçüler’in davasıdır; bu büyük dava, Bozkurtlar’ın davasıdır. Bütün yalnızlığımıza rağmen, uğradığımız ihanetlere rağmen, engellemelere rağmen ve tahriplere rağmen ‘Türkçülük Savaşı’ hedefine ulaşacaktır. Bizi yaşatan ve hayata bağlayan bu kutlu inançtır’ Bütün dünya duysun! Yerli, yabancı kızıllar duysun! Türklük düşmanları duysun! Ülküdaşlarımız duysun!… And içtik! Türklüğü yaşatacağız ve Turan’ı kuracağız. Bunu biz görmesek bile çocuklarımız, torunlarımız görecektir.
Gerçek Türkçüler yanımıza gelsin. Bizden olmayan uzak dursun’
Kalbimiz devamlı kanayan bir yaradır. Gözlerimiz de yaşlıdır. Ama bu gözlerden artık yaş değil, kan akıyor’
Atsız ve diğer şehit Bozkurtlar Kür Şad’ın katında. Hepsinin alnı ak’ Ruhları şad olsun’
Bu şehit Bozkurtlar ordusunun şerefine layık bir ölümü bize de nasip et Tanrım!