Bu tarih, o zamanın Türkçesiyle yazılmış bir eser olup tarihî değerinden başka dil bakımından da büyük kıymet taşımaktadır. Dili ve üslûbu Dede Korkut kitabının dilini ve üslûbunu andırmaktadır. Kitaba, müellifin ölümünden sonra da bazı kimseler, ihtimal Aşıkpaşaoğlu’nun
Bu kitap, her üçü de Atsız Hoca tarafından hazırlanıp da Tercüman 1001 Temel Eser serisinde (İstanbul, tarihsiz) yayınlanmış olan Oruç Beğ Tarihi ile Türkiye Yayınevi tarafından Osmanlı Tarihleri-I (İstanbul 1949?) adlı kitap içinde yayınlanan Ahmedî’nin manzum tarihi
Türk tarihi henüz tedvin edilmemiştir. Bu kadar büyük ve mühim bir milletin tarihi için “henüz tedvin edilmemiştir” demek ilk bakışta insana imkânsız gibi görünse de bu, bir gerçektir. Bunun başlıca üç sebebi vardır: Birincisi, Türk tarihinin başka
Bu kitap H. Nihal Atsız hocanın 1933-1936 yılları arasında yazdığı makalelerin yine kendisi tarafından toplanıp yayınladığı bir “toplama”dır. Hocanın bunları, yaptığı çalışmalar henüz olgunlaşmadığı için, bir ön hazırlık olarak yayınladığını belirtmek maksadıyla “Toplamalar” ismiyle kitaplaştırdığını söylemek yanlış
“Tanrının devlet güneşini Türk burçlarından doğdurmuş olduğunu ve onların ülkeleri üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş bulunduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verip yeryüzüne hâkim kıldı. Zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardı. Dünya milletlerinin idare yularını onların eline verdi. Onları
“Edebiyat tarihi, tarihin bir koludur. Bir milletin edebi mahsullerini yahut başka bir tarifle duygu ve düşünce mahsullerini, tarih çerçevesi içinde, mütalaa eder. Her edebi eser ve her şair bir milletin ve bir tarih devrinin yetiştirmesi olduğu için
“Türk Tarihinde Meseleler” tarih ve kültürümüze ait bazı konuların Türkçü görüşüyle yeni bir açıdan ele alınmasıdır. Fizik, kimya, matematik gibi kesin hükümlü bilimlerin dışında kalan ve sosyal bilimler çerçevesine giren bütün bilimlerin daima belirli bir açıdan mütalâaolunduğu
Türk dili ve tarihi üzerinde çalışan Batılı bilginlerden birçoğu Akdeniz’den Çin içlerine kadar yayılan ve kendilerine “Türk” diyen insanları, ilmi görüşle, tek bir millet saydığı gibi, bazıları da İstanbul’dan Çin içlerine kadar uzanan geniş bölgede, mesela İstanbul
Türkiye’nin birçok şehirlerinde çıkarılmakta olan türlü türlü dergiler arasında memlekete faydalı olanları, başlarında ciddi birer ilim adamı bulunanlardır. Kâğıt israfından, değersiz yazılar neşrinden başka bir şeye yaramayan, dergiler yanında, hakikî ilim tevazuu ile çalışarak ortaya pek ciddi