En iptidaisinden en medenisine kadar her topluluğun mukaddes tanıdığı bazı değerler vardır. Bazı dağlar, ırmaklar veya göller; bazı timsaller, renkler veya hayvanlar yahut bazı şahıslar topluluğun hayatınca sevilir ve kutlu tanınır. Bu “kutlu tanıma”, milletin maşeri duygu
İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduğu zaman bunu müspet karşılayanlardan biri de bendim. O sıralarda yabancı basından bizim gazetelere aktarılan bazı haberlerde Türk Devlet Başkanlığı adayları arasında Şükrü Kaya gibi isimlerin de bulunması cidden ürkütücü ve düşündürücü idi. 1938’de
Millî şuurun uyanık olduğu yerlerde doktorlar sahte rapor vermez. Mektebe gelmeyen talebe hastaydım diye yalan söylemez. Kadınlar ve erkekler aşkı, millet ve vatan duygularından üstün tutmaz. Sancak kutlanır ve saygı görür. Bayrak katlanmak için bile yere konmaz.
Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Daha zekâsının pek iptidaî olduğu zamanlardan beri, insanların din sahibi oldukları da bilinen gerçeklerdendir. Zekânın ve bilimin yükselmesiyle dinler de yükselmiş, tek Tanrılı dinlerle dinler çağı kapanmış, din uğruna
AİLESİ Rıza Nur’un baba tarafı en aşağı 200 yıldan beri Sinop’ta oturan ve “İmamoğlu” adını taşıyan bir aileye mensuptur. Rıza Nurun bilinen ilk atası Sinoplu Hacı İbrahim’dir. Bunun oğlu Sinop Kalesi dizdarı Mustafa aynı zamanda Sinop’taki Hisar
Türk fikir bayatına “İnkar Fırtınası” adlı eseriyle giren Aclan Sayılgan, memleketimizdeki solculuk ve komünizm üzerinde esaslı eserler verdikten sonra nihayet “Sol’un 94 yılı” adındaki büyük kitabını yayımladı, “inkâr Fırtınasında belirttiği gibi, kendisi bir zamanlar komünistlerin arasına girip
Ulus gazetesinin 18 Haziran 1966 tarihli sayısında “Irkçı ve Turancı Dergiler Okullara niçin Gönderiliyor? Bakana Tekrar Soruyor ve Cevap İstiyoruz” başlığı altında gayet cahilâne bir yazı yayınlandı. Bu imzasız yazıya göre Irkçı-Turancı diğer dergilerle birlikte biz de
Dünya bir devler ve kahramanlar ülkesi olmağa doğru gidiyor. Bir yandan çok nüfuslu, akraba milletleri de kendi topluluğu içine alan devletler kurulurken bir yandan da kendi illetlerinin şan ve şerefi uğrunda hayatlarını hiçe sayan, bile bile yüzde
Kara Kuvvetleri Komutanı radyoda yaptığı konuşma ile Türk Kara Kuvvetlerinin 600. kuruluş yılını kutladığı gibi daha yüksek kademedeki kimseler arasında da aynı konu üzerinde tebrikleşmeler oldu. Bu hesaba göre Türk Kara Kuvvetleri, yani daha gerçek anlamı ile