Millî Birlik

Halk Partisi istibdadı zamanında “milli birlik” diye Halk Partisi diktatöryasına ad takılmıştı. Onun tayinle gelmiş kukla mebuslarının hep birden el kaldırma maskaralığı milli birliğin tezahürü idi. Milli Birlik Milli Şefte şahıslanıyordu; bundan dolayı Milli Şef’in sözleri ve arzuları milli birliği sağlayan kanundu.

Bugün yalnız Meclis içinde üç parti bulunduğuna göre milli birlik hakkındaki düşünceler değişmiş ve hakikate daha yakın bir şekil almıştır. Bununla beraber diktatörlük zamanından kalma telakkiler büsbütün ortadan kalkmış değildir. Bu eski telakkileri yaşatmaya çalışanlar daha ziyade dönme ve mason gazetecilerle Kemalist olduklarını iddia eden tek tük üniversiteli gençlerdir. Bunlara göre ırkçılık milli birliği bozan bir fikirmiş.

Milli birlik, ancak savaş olduğu zaman kendini gösteren bir duygu ve düşüncedir. Bunun dışında, iç ve dış siyasette, dünya görüşünde, iktisadi ve içtimai meselelerde, ilmi telakkilerde milli birlik diye bir şey yoktur. Münevver insanların günden güne çoğaldığı bir çağda, teferruata kadar bütün meselelerde herkesin aynı şekilde düşünmesi imkânsızdır. Bu imkânsızlığı mümkün kılmayı düşünmek, milleti, düşünceden mahrum bir sürü haline getirmek istemektir.

Acaba ırkçılık milli birliği bozan bir düşüncedir de Kemalizm milli birliği sağlayan bir fikir midir? Bugün ırkçılar da, Kemalistler de Türk milleti için de birer küçük zümredir. Irkçılık Kemalistlerin hoşuna gitmiyorsa, Kemalizm de ırkçıların hoşuna gitmiyor. Mevcut zümreler içinde, diğerleri gibi düşünmeyenleri milli birliği bozanlar diye ayırınca bütün partileri ve dernekleri topyekûn sigaya çekmek ve bunların başına da otuz yıl bu milletin başına zorla bela olan Kemalistleri getirmek icap eder.

Halk Partililer bugünkü hükümet gibi düşünmüyorlar. Onlar hatta Koreye asker göndermenin bile aleyhinde bulunuyorlar. Bu aleyhtarlık milli birliği bozmak olmuyor mu? Devlet yarın Koraya bir tugay yerine bir kolordu göndermeye karar verirse bu kolordunun içinde bulunan Halk Partililer gönül isteğiyle gitmeyecekler mi? Millet Partisi daha ileri bir halkçılık ve dindarlık istiyor diye bozguncu mu sayılacak? Mademki Türkiye’de demokrasi vardır, her fikir kendini ortaya atar ve çoğunluğu kazanınca da iktidara gelebilir.

Esasen parti kelimesinin manasında bile bir bölme, parçalama, ayırma vardı. Her parti vatandaşlardan bir kısmını diğerlerinden ayıran bir teşekküldür. Fakat bu, ana davada milli birliği bozmaz. Irkçılar da, hakikat telakki ettikleri bir davada başkaları gibi düşünmeyebilirler. İsnat ve iftira olunduğu gibi bu ırkçılık Almanlardan alınmış bir fikir olsa bile (ki asla değildir) yine suç sayılmaz.

Çünkü demokrasi de burada icat olunmuş değil, Anglo-Saksonlardan alınmıştır. Hatta Kemalizm denilen muazzam safsata kısmen Fransa kısmen de İtalya ve Rusya’dan alınmak suretiyle dış alemin bir değil, birkaç merkezine birden bağlı olan, bu suretle diğerlerden daha çok ve karmakarışık bir şekilde dışarıya bağlı bulunan bir ucubedir.

Bugün dönme, mason ve Kemalist güruhunun ağzında sakız gibi dolaşan yobazlık kelimesi en çok kendilerine yakışmaktadır: İnkılâp yobazları… Kendilerinden başka türlü düşünenlere tahammül edemeyen Kemalist ve mason yobazlar…

Irkçılıkla Kemalizm arasında bir ölçüştürme yapmak gerekirse şöyle denebilir: Irkçılık, bizden olmayanların bize hep ihanet ettiklerini bilmekten doğan tarihi bir gerçeğe, Kemalizm ise otuz yılın yalan-dolan propagandasına dayanmaktadır. Onlar şunu bir lahza unutmasınlar ki dayandıkları sahte mabut yıkılmakta, onun yerine hakikat ve fazilet gelmektedir. Hani, nerede kaldı o eski çığırtkanlıklar? Artık gözleri açılan çoğunluk şirretçe tahriklerin ardından gitmiyor, değil mi? Artık Kemalizm bayrağını açan dergiler yaşamıyor değil mi? Muzdarip Türk milleti ağır başlı hakikatlerle karşılaşmak ve biraz refaha kavuşmak istiyor. İşte, Moskof hayranı milli şefleri çürük bir tahta gibi yıkılıp bir paçavra gibi kenara atıldı. Bugün herhangi bir adamdan farkı var mı? Olamaz, çünkü kıymeti hakikaten değerli olduğundan değil, sahte reklâmlardan doğuyordu.

Nerde o mukaddesata saldıran Kemalist inkılâpları? Milletin dinine tahakküm artık sökmüyor, değil mi? Ecdat türbeleri artık kilitlenemiyor, Koraya giden tugayın kumandanı Kur’anı öpmekten menedilemiyor, değil mi?

Biz ve başkaları, hepimiz, bizden başka türlü düşünenlere tahammül ediyor, onları ancak fikir tartışmasıyla kazanmayı düşünüyoruz. Çünkü biz insanız ve bizim de her insan gibi fikrimiz var. Fakat Kemalist yobazlarının donmuş beyinlerinde herhangi bir “fikir” olmadığı için kendi dar prensiplerinin dışındaki her şeye diş gıcırdatmaktan başka bir şey yapamıyorlar. Biz onların Kemalist rejimlerinin her marifetini, tehdidini, iftirasını, hapsini, işkencesini, tabutluğunu ve mezarlığını 1944’te gördük ve şatafatlı Kemalizm’in ne olduğunu anladık. Fakat henüz Üniversitede okuyan ve Kemalizm maarifi neticesinde yanlışsız bir dilekçe yazmak kabiliyetinden mahrum bulunan bazı tek tük gençlerin de bu yobazlığa katılması hazindir. Demek ki bu gençlerde daha ilmi bir kafa teşekkül etmemiştir. Kendilerinin değer verdiği şeylere değer vermeyen insanların atılmasını, kovulmasını, kim bilir, belki de öldürülmesini istemenin cahil köy yobazlarıyla aynı derekeye düşmek olduğunu bile idraktan acizdirler.

Bu millet, vaktiyle olduğu gibi bugün de sırf Tanrının adını yükseltmek için bir savaşa girip, er meydanlarında kan ve can harcayabilir. Bu millet, tutsak Türkleri kurtararak en büyük Türkiye’yi (yani Turanı) kurmak için de sınırlara koşabilir. Fakat onların Kemalist prensipleri için kılını bile kıpırdatmaz. Hatta Kemalizm’in çığırtkanları bile Kemalizm uğruna ölmez.

Irkçılık, milleti parçalamak değil, mütecanis bir millet kurmak ülküsüdür. Irkçılığın milleti parçalamak olduğunu söyleyenler, bu milleti Halk Partili ve Halk Partili olmayan diye birbirine düşman iki bölüme ayıran İsmet İnönü gibi zavallı ihtiyarlarla ibn-i zaman olan Hasan Ali ve Falih Rıfkı gibi biçarelerdir.

Boyu kısa olanlar askeri okula alınmıyor, yaşı otuzu bulmayanlar milletvekili olamıyor. Muayyen bir para veremeyenler kaybettikleri davayı temyiz edemiyor, muayyen yaşı aşanlar emekliye ayrılıyor… Bütün bunlar tabii oluyor da Türkçülerin, mühim mevkilere Türk ırkından gelenler geçmelidir demesi neden anormal sayılıyor? Kimse çıkıp da bazı 29 yaşındakiler bazı 30 ve daha yukarı yaştakilerden daha akıllıdır, bundan dolayı milletvekilliğinde 30 yaş kaydı milleti ikiye bölüyor demiyor.

Görülüyor ki ırkçılığın milli birliği bozduğu hakkındaki iddia boştur. Bu memlekette, zaten bir vatan hainliği olan komünizmden başka milli birlik bozan fikir yoktur. Irkçılığın aleyhinde bulunanlar Türkçülüğün düşmanı olan dönmelerle, masonlar ve Halk Partililer yani Kemalistlerden ibarettir.

Share
Published by
Hüseyin Nihal Atsız