Dede Korkut Kitabı Hakkında

Dede Korkut kitabının muhtelif cihetlerden olan ehemmiyetleri arasına, bir de onun lisanının daha eski ve daha yeni metinlerle olan benzeyişinin tetkik ve mukayesesi meselesi vardır. Bu tetkik ve mukayese Türklerin muhtelif devirlerde lisanî tabirleri ne kadar dereceye kadar saklıyabildiğini göstereceği gibi, daha eski devirlerde yaşıyan ve etnik mahiyeti kat’iyetle taayyün etmemiş bulunan Türk zümrelerinin birbiriyle olan münasebetlerini meydana çıkarabileceği veya çıkmasına yardım edeceği için de ehemmiyetlidir.

Meselâ: Gök Türklerin Oğuzlardan olup olmadıkları meselesi bugün kat’iyetle hallolunmuş değildir. Bir kısım âlimler, mesela Profesör Barthold (bakınız: Orta Asya Türk tarihi hakkında dersler, s. 6,34) bunları Oğuzlardan sayıyor. Profesör Köprülüzade Mehmet Fuat Bey de bu fikri kabul edenler arasındandır. Halbuki bazıları, mesela Profesör Zeki Velidi Bey bunu kabul etmiyor. Birincilerin başlıca istinat ettiği delil Orhun âbidelerinde kağanın Oğuzlar hakkında “Kentü budunım” (kendi milletim) tabirini kullanmış olmasıyla âbidelerin lisanî hususiyetlerinden bazılarının (mesela “miş” = “mış” edat gibi) Oğuzca olmasıdır. Zeki Velidi Bey “Ekntü Budunum” kelimeleri “bana tâbi halk” şeklinde anlıyarak bunların Oğuz lehçesine yakın olan lisanî hususiyetleri de o zaman Türk-Uygur-Oğuz lehçelerinin hepsinden bazı unsurlar almış olan edebî bir Türk lehçesinin teşekkül etmiş olmasıyla izah ediyor.

Eğer Orhun âbideleriyle Dede Korkudun lisanı inceden inceye mukayese olunsaydı o zaman mesela daha aydınlık olarak anlaşılır ve Orhoncanın da Dede Korkut lisanının anası olup olmadığı anlaşılırdı.

Ben burada bu büyük mesele ile uğraşacak değilim. Yalnız Orhon âbidelerindeki bir ibare ile Dede Korkuttaki bir ibare arasındaki benzeyişle dikkati celbedeceğim:

“Kül Tigin” âbidesinde “Bilga Qağan”, kardeşinin ölümünden şöyle bahseder!

İnim Kültigin Kargak boldı. Özim sıqındım. Körür közim körmaz, laf bilir bilgim bilimaz-tag boldı.

Dede Korkut kitabında (Deli Dumrul hikayesi 88) da Deli Dumrul azraile şöyle hitap ediyor:

Can (?)na haybatlü qorcasab
Qapucular sani Körmadi
Çavuşlar sani tuymadı
Manüm körür közlarüm körmaz oldı
Tutar manüm aliarüm tutmaz oldı.

Bu iki ifadeden Orhon abidesindeki “körür körmez teg, bilir bilgim bilmez teg boldı” ibarasiyle Dede Korkuttaki “menüm körür közlerüm körmez oldı, tutar menüm ellerüm tutmaz oldu”, ibaresi arasında büyük ve göze çarpıcı bir benzeyiş var. Bu benzeyiş tek başına Orhon Türklerinin oğuzluğunu veya Dede Korkut lisanının orhoncanın devamı olduğunu hiç şüphesiz gösteremez. Bu ancak aynı tabirlerin Türkler arasında ne kadar uzun müddet yaşadağını, yani kavmî-millî an’anelerin kuvvetini gösterebilir. Bu gibi bâriz benzeyişlere Uygur ve Hakaniye lehçesi metinlerinde de tesadüf olunursa o zaman orhoncanın oğuzcanın anası olduğu o kadar kuvvetle söylenemez. Diğer taraftan Dede Korkutla orhonca üzerinde yapılacak dikkatli bir tetkik böyle birçok benzeyişleri daha meydana çıkarırsa bu da ayrıca dikkate değer. Ve nihayet Orhon âbidesindeki hususiyetlere sonraki şark ve garp lehçelerinde çok tesadüf olunması veya pek az rast gelinmesi de o zaman müşterek bir Türk edebî dili olduğunu söyliyenlere hak verdirecek bir keyfiyet olur.

Share
Published by
Hüseyin Nihal Atsız