İşte Sosyalizm
Genç mütefekkir Aclan Sayılgan’ın 1 Haziran 1974 tarihli Yeni İstanbul Gazetesinde yayınlanan “Kimmiş Şu ilk Osmanlı Sosyalistleri” başlıklı yazısı, Türkiye’deki sosyalizm hakkında doğru bilgisi olmayanları uyarıcı mahiyettedir. Sosyalizm kelimesinin sözlük ve ansiklopedideki anlamı ile bugün ona verilen mananın aykırılığı birçoklarınca, zamanında seçilemiyor. Kendilerine demokrasi diyen İngiltere ve Amerika ile, halk demokrasisi olduklarını iddia eden Rusya ve Bulgaristan arasında ne kadar fark varsa o sosyalizmle bu sosyalizm arasında da o vardır.
Bundan dolayıdır ki Türk milliyetçileri, cemiyetçilik demek olan sosyalizmin soysuzlaşmış olmasına bakarak bu kelimeden ve onun anlamından tiksinmelerine karşılık, cemiyeti düşünmek ve kalkındırmak ilkelerine toplumculuk adını veriyorlar. İkisinin aynı olmadığını bir defa söylemiştim. Hafızası zayıf insanların ülkesinde yaşadığımız için bir daha tekrarlayayım.
SOSYALİZM = BEYNELMİNEL HALKÇILIK
TOPLUMCULUK = MİLLİYETÇİ HALKÇILIK
Bu demektir ki sosyalist için milletin, milliyetin önemi yoktur. Tek gaye iktisadi refahtır. Toplumcu için gaye kendi milletini, milliyetini yükseltmek için refahtır. Sosyalizmde tarih şuuru vatan sevgisi, bayrak saygısı yoktur. Bayrak herhangi bir bez parçasıdır. Bu sebeple birinci cihan savaşından önce ünlü bir Fransız Sosyalisti, Fransız bayrağını gübreye dikmişti.
Toplumcu ise kendi milletinin bugünü için toplumculuğu biçilmiş kaftan sayan kimsedir. Sosyalist, başka bir milletin sosyalisti ile kardeştir. Toplumcu, başka bir milletin toplumcusu ile ancak dost olabilir; fakat tarihi düşmanları bir an gözünden kaçırmaz. Sosyalist için komünist kendisinden biraz daha aşırı bir ülküdaştır. Toplumcu için komünist milli ve barışmaz bir düşmandır.
Aclan Sayılgan, yukarıda adı geçen yazısında, Türkiye’deki ilk sosyalistlerin bu memleketi yıkmak isteyenler olduğunu birer birer sıralayarak bir ibret levhası veriyor ve bu ilk Osmanlı sosyalistlerinin devletimizin düşmanlarıyla işbirliği yapan Ermeni komitacıları olduğunu gösteriyor.
Gizli Komünist Partisi şefi olan Şefik Hüsnü bir Selanik dönmesidir. 1925’te yapılan ilk büyük komünist tevkifatında yakalanmış, bütün gizli vesikaları ele geçmiş, komünistlere verdiği direktifler, genelgeler bulunmuştur. Sosyalizmin ne demek olduğunu anlatan, komünizme geçiş köprüsü olduğunu bildiren şu parçayı bütün Türkçülerin (gerçek Türkçülerden bahsediyorum, selamünaleykümcülerden değil) dikkatle okuması, okutması lazımdır:
Türkiye Komünist Partisi amelenin en şuurlu fertlerinden mürekkep inkılapçı ve şuurlu bir uzviyettir. Aydınlık grubu ve bu grubun etrafındaki inkılapçı amele sendikalarının en şuurlu efradı ile Rum’lardan mürekkep T.İ.U amele grubu ve Hınçak cemiyetinin sol grubu birleşerek Türkiye Komünist Partisini teşkil etmişlerdir. Türkiye Komünist Partisinin gayesi proletarya diktatörlüğü vasıtasıyla sosyalizm kuruluşuna girişmek ve kurulduktan sonra da sınıfsız, planlı kardeş cemiyeti olan komünizme varmaktır.
İşte sosyalizm… Rumlar’la ve Ermeniler’le, hem de Hınçaklar’la birleşerek proleterya diktatörlüğü kuracak, sosyalizm kuruluşuna girişecek, sonra da sınıfsız ve kardeş cemiyet olan komünizme varacak…
Burada bahsedilen Aydınlık grubu, Cumhuriyetin ilk yıllarında komünist Sadrettin Celal vesaaire tarafından çıkarılan ve aralarında Türk Tarih Kurumu’nun şimdiki başkanı Şevket Aziz Kansu’nun da bulunduğu komünist “Aydınlık” dergisinin çevresinde toplananlardır.
Yumuşak ve insancıl sosyalizmin nasıl bir maşa gibi kullanıldığına bundan daha iyi örnek olamaz. Şefik Hüsnü’nün direktifini, sosyalizm hastalığına tutulmuş olanlara ithaf ediyorum. Böylece kimlere alet olduklarını, nasıl bir gaflet içinde bulunduklarını anlayarak gözleri açılabilirse ne mutlu!… Yoksa ilerde tarih kendilerinden “vatan hainlerine yataklık edenler” diye bahsedecektir.