Millî Benlik 2
Kuvvetli toplulukların bir özelliği milli benliktir. Milli benlik kendine güvenden doğar. Kendine güvenen topluluk başkalarının ne düşüneceğini, ne yapacağını umursamadan kendi davasını yürüten topluluktur.
Günümüzdeki iki örnek milli benliği olan toplulukların nasıl davrandıklarını göstermesi bakımından çok ilgi çekicidir:
İngiltere İmparatorluğundan ayrılan Güney Afrika Birliği ile kendi kendine bağımsızlık ilan eden Rodezya’nın durumu.
Birincisinde Flaman ve İngiliz asıllı iki buçuk milyon insanın 12 milyon Zenciyi ikinci sınıf vatandaş sayarak milli hâkimiyete karıştırmamaları yüzünden bütün cihanın protesto ve tehditlerine maruz kaldıkları halde aldırmamaları olayı vardır.
İkincisinde, İngiltere’nin baskısına ve tehdidine rağmen, iki milyon Zenci bulunan ülkede 200.000 beyazın hâkimiyet ilan etmeleri bahis konusudur.
Bu davranışların doğru veya insanca olup olmadığını tartışmıyorum. Milli benliği olan toplulukların nasıl mücadele ettiklerini, neleri göze aldıklarını anlatmak istiyorum.
Kıbrıs davasında koca Türk milletinin yasını açarak 18 milyon lira toplamak, çıkarma gemileri yapmak güzel bir davranıştır. Fakat davanın büyüklüğü, gerektirdiği fedakârlığın sonsuzluğu karşısında hiç bir şey değildir.
Kıbrıs davasında koca Türk milletinin yapabileceği fedakârlık 18 milyon lira mıdır? Bunun yüz katı her yıl eğlence ve sefahat için harcanıyor. Hani Kıbrıs’a indirme yapacak uçaklar? Hani çıkartma gemilerini koruyup icabında engel olmak isteyen gemileri batıracak hücum botları? Hani Kıbrıs’a denizden ve havadan gidecek paraşütçü komandolar? Hani icabında devletten hiç bir yardım istemeden Batı Trakya’ya saldıracak gönüllü akıncı tümenleri?
Bunları devlet değil, millet yapacak. Dernekler kurulup derhal faaliyete geçilecek. Sevap kazanmak için serseri kumarbazlara her gece kırk kişilik iftar sofrası hazırlayan Müslüman zenginlerden para istenecek. Vermeyenler teşhir olunacak. Orta hallilerle yoksullar zaten verir; onlardan da toplanacak.
Komando öncülüğünü üniversiteliler yapacak. On beş yaşından yukarı herkes her ay bir gün bir övün eksik yemek yiyerek o yemeğin parasını teşkilata vermeye çağrılacak. Sinemalar, tiyatrolar, kazanç yerleri ayda bir günün seansının kazancını aynı yere bağışlayacak. Bunlar yılda 100 milyon eder. Ayrıca her memur aylığının yüzde birini verecek. Bununla da Üniversiteliler tümeni hazırlanacak.
Bu tümeni eğitecek emekli kurmaylar elbette vardır. Hazırlık tamamlandıktan sonra da millet, Yunanistan’dan hesap soracak…
Hayal, değil mi? Evet, hayal… Hayal insanlara has bir yaratıcı kuvvettir. Yalnız yiyip içmeyi ve zevki düşünen hayvanlar elbette hayalden yoksundur.