Birçoklarının yadırgayacağı “Kopuzlama” ve “Oğuzlama” kelimeleri, meçhul bir köy öğretmenin, manzum olarak hazırlamak için yıllardır çalıştığı ve daha da çalışacağı Türk destanına verdiği isimlerdir. “Kopuz”, bilindiği gibi bugünkü çöğür, bağlama ve sazın anası olan millî Türk sazı,
Azizim Şaman, Biz, İzzet Yolalan’la kararlaştırdık: Telefonun başından ayrılmıyoruz. Sabaha kadar bekliyoruz. Uyku kaçırıcı ilaçlar alıp boyuna koyu çay içiyoruz. Uyumayalım diye… Neden mi? Eh, ne olur, ne olmaz, belki Başbakanlığı bize teklif ederler diye. Onun için
Kardeşim Muzaffer Amca, Bir memur hanımın hatası yüzünden tevkif olunup, geceyi Emniyet Müdürlüğünde geçirdikten sonra bu tevkifi “tebligat” sayarak infaz savcılığına başvurduk ve azami müddet olan 4 aylık tehir kararını aldık(2). 15 Temmuza kadar serbestim. Fakat Kayabek
“İdamlar yapılmazsa ordunun izzetinefsi çok kırılacaktır” Azizim Hacaloğlu, Mektubunu alalı epey oldu. Kültür Müsteşarı falanı arayarak benim için zahmete girdiğin için teşekkür ederim. Bundan sonra o zevatı arama. Çünkü Necati Sepetçioğlu, kitabın yakında piyasaya çıkarılacağını söyledi. Kimse
İçim yine sevinçle dolup yanıyor; Sanki deniz olmuş, dalgalanıyor. Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden; Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden; Zafer, ümit kaynağının bir çeşmesidir. Zafer bir çok gönüllerin birleşmesidir. Gönülleri birleşenler ölse de bir gün, Gök kubbede
“Polis Devleti”, “Hukuk Devleti” deyimleri son yılların icadıdır. Hukuk devletinden maksat, kanunların hâkim olduğu devlet demektir ki bu devlette fertlerin hakları ve hürriyetleri âdeta mukaddes sayılır. Polisin sorgusuz sualsiz insanları tutukladığı, vatandaşların köleleştiği devletlere nispetle hukuk devleti,
Artık “anarşist” diye adlandırılan komünistlerin duruşmaları ilgi çekici bir şekilde sürüp gidiyor. Türkiye’yi yıkmak için kurulup adına “Dev-Genç” denilen teşkilâtın başkanı, duruşma sırasında, perişan ruh halini anlatan sözler söyleyip davranışlarının mânâsız olduğunu kabul etti. 21 Mayısçılardan olduğunu
Türkiye Cumhuriyeti, aşağı yukarı 3000 yıllık bir milletin 22 yüzyıldan beri aralıksız var olan devletinin bugünkü adıdır. Karanlık olan en eski çağları bırakırsak, tarihimiz, Makedonyalı İskender’in milâttan önce 4. Yüzyılda, Türkelleri’nin batısı demek olan Maveraünnehir’e saldırışı ve
Başbakan Nihat Erim, yurttaki anarşinin gövdesinin ezildiğini fakat başının belli olmadığını birkaç kere söyledi. Bu diplomatça sözlerle neyi kastettiği, tabiî, kesinlikle belli olmadı. Yani “başı” diyerek bir iç kuvveti mi, yoksa yabancı bir devleti mi anlatmak istiyordu,