Mustafa Kayabek’e (1)

Azizim Kayabek,

Sizden epeydir haber alamadım ama merak edecek bir şey olmadığına eminim. Siz orada yirmi kişiye mektup yetiştirmek için bulunmuyorsunuz.”Adsız”(1) için yazdığınız uzun tenkid ve tahlil yazısını o günlerde bana gelen Halûk Çay(2) aldı. Zaten bu uzun yazıyı Ötüken’de neşredemezdik.Bir kere o güzelim yazı ikiye, üçe bölünecekti.Sonra içinde lüzumundan fazla övüldüğüm yazıyı sahibi olduğum dergide yayınlamak yakışık almazdı. Yazınız bir Türkçülük propagandası olmak bakımından da çok güzeldi. Zaten Halûklar için yazılmıştı. Bu sebeple Halûk Çay’a verdim.Onların bir arada çıkan mart-nisan sayıları basılalı epey oldu. Kapağı kalmıştı. Bana 20 Haziranda getirecekti.Hâlâ getirmedi. ış hayatı onu çok yoruyor. Genç yaşta hayat gailesini yüklenmek kolay değil, bilirsiniz. Geçende Yenge Hanım telefon ederek çocukların doğum günlerini bildirdi. Yazıp Sançar’a(3) verdim.Ötüken’in temmuz sayısı Ankara’da basımda, daha doğrusu dizimde: Refet Körüklü muhtemelen bugün matbaadan alıp bize postalayacak.Ben bu sayının sevkiyatına katılamayacağım. Hazırlık yapıyorum.Bendekileri Sançar, Eriş ve Yolalan’a devredip “oh, dünya varmış” diyeceğim.Geçen sayıdan size gönderilen 5 taneyi herhalde almışsınızdır.
Yüzde beş ihtimal de olsa Eğin’i(4) istemem ihtimali vardı ama siz devam eden soğuklardan bahsedince vazgeçtim.Yaş icabı soğuktan çabuk müteessir oluyorum. Bir de alyuvarlar 3.600.000 tane ki çok az. Yani kansızlık da var. Bundan da üşüyorum.

Aydil(5) size gazete gönderiyormuş.İnşaallah alıyorsunuzdur.Çok ilgi çekici haberler var.Bana gelince: Tek eğlencem: “Minimini Mâviş Cin Kerata”.(6) Üç yaşını üç hafta kadar geçiyor. Geçende bir gün annesiyle birlikte öğle uykusu uyur ve ev derin bir sessizlik içinde bulunurken birdenbire Kâniye(7) bir kahkaha attı. Meğer adamcık uyanmış ve annesine o sevimli tavrı ile: “Efendim, size eşek satmaya geldim” demiş. Herhalde rüyasında kendisiyle oynadığımız oyunlardan birini görüyordu. Onun hakkında söylediğim tekerlemelerden sonuncusu şu:

Can bebeğim, cin bebeğim,
Kumru, güvercin bebeğim.
Ey bebeğim, bey bebeğim,
İçme sakın mey bebeğim…

Doğrusunu isterseniz bunuYahya Kemal’in birçok şiirlerinden daha güzel buluyorum. Çünkü hem samimî, hem de yedi yılda yazılmamış, bir anda söylenmiştir. Acaba şimdi orada yine yalnız mısınız?(8) Öyle ise size bunun kadrini bilin diyeceğim. Yalnızlık en büyük mekteptir. Yakında yine kalabalığa karışacağınızı düşünerek yalnızlığın tadını çıkarın.Selâmlar. Gözlerinizden öperim.

Tanrı Türk’ü Korusun.

Share
Published by
Hüseyin Nihal Atsız