Gaza Topraklarının Gâzî ve Şehît Çocukları
En eski zamanlardan beri gaza toprağı olan Türk Elleri dünyanın sonuna kadar da gaza yurdu olarak kalacaktır. Eski al bayrağımız, sonraki gök bayrağımız, bugünkü ay yıldızlı sancağımız nasıl gazalarla yanmış, delik deşik olmuşsa bu toprağın çocukları da öyle yanıyor, öyle delik deşik oluyor.
Burda her şey bir savaştır. Tabiata karşı, düşmana ve hattâ Tanrıya karşı günümüz bir gazadır. Yuvasından, ocağından çok uzakta, bir çift şefkatli gözden mahrum olarak sınır boyunda ölen nefer nasıl bir gazanın kahramanıysa, ordunun başındaki keskin kumandan ve tarlasının içindeki dert köylü kadın da öyle bir gazanın granit heykelleridir.
Bu yurt baştan başa şehitler ve gaziler diyarıdır. Bu vatan bir boydan bir boya tunç heykeller otağıdır. Ne hain komünistin propagandası, ne kahpe yahudinin casusluğu, ne sinsi melez vatan hainlerinin çirkefliği bu tunç heykelliği, bu sarp yalçınlığı deviremez. Bu ebedî heykeli artık, dünyanın nizamını kurmuş olan Tanrı bile deviremez.
Çelik göğsü düşman mermileriyle kalbura dönen Kemalettin Sami Paşa’yı bugününün dünden kalan nankör nesli belki unutabilir. Çünkü onlar Namık Kemali ve Ziya Gök Alp’ı da unutmuşlar ve unutturmak istemişlerdi. Fakat bugünün yarına hâkim olacak nesli Çolak Kemal’in ruh büyüklüğünü örnek alarak maddîleştirecektir.
Çolak Kemal!… Tıpkı Aksak Temür gibi büyük bir ad. Temür’e şeref veren Aksak lâkabını bir istihza silâhı olarak kullananlar bulunduğu gibi ona şeref veren çolaklığı da aynı şekilde öne sürmek isteyenler belki çıkacaktır. Halbuki ne mutlu vatan için çolak kalan büyük askere… Asıl eğlenilecek ve hattâ acınacak olanlar ruh topalları ve namus çolaklarıdır.