Büyük Bir Türkçünün Hâtırâsının Kutlanması

Kırım Türklerinin ileri gelenlerinden Cafer Seydahmet Bey’in Gaspıralı İsmail Bey adındaki büyük eseri pek yakında intişar edecektir. Rus telaffuzuyla Gasprinski diye tanıdığımız İsmail Bey bugün Ankara’ya ve yarın Yedisuya heykeli dikilecek büyük Türklerden biridir. Ne yazık kî onu Türkiye gençliği henüz lâzım olduğu kadar tanımıyor. Yoksa muhakkak ki Namık Kemal ve Ziya Gök Alp’le beraber onun için de bir ihtifal yapardı. İsmail Bey, o zaman için en ileri bir düstur olan dilde, fikirde, işte, birlik düsturuyla ortaya atılarak ölünceye kadar bunun için çalışmış ülkücü bir Türk’tür. Denilebilir ki bugün Ruslar’ın muhtelif Türk lehçelerini birbirinden ayırarak Türk Milleti’ni parçalamak siyasetleri bir mukavemete, bir dil mukavemetine çarpıyorsa, bunda en büyük şeref payı İsmail Bey’indir. Eğer dış elli Türk münevverleri şimdiye kadar, Cafer Seydahmet Bey’in bu çıkacak olan eseri gibi kitaplarla buranın halkına müspet ve yerinde telkinler yapsalardı, kurtulmamış Türk elleri bütün Türkiye için çoktan Kızıl Elma olurdu. Fakat henüz gecikilmiş değildir. Ben eminim ki Cafer Bey’in bu kitabını okuyan her Türkiyeli genç Gaspıralı’yı sevecek ve Kırım haritasına, gözlerinde parlayan başka bir manâ ile bakacaktır. Eğer bir zaman sonra bu gencin eline Kırım’a ait başka bir kitap verilirse o genç bazı zamanlarda İskenderun ve Antakya dedikten sonra bir de Kırım diyecektir. Zaten tarihte Türkiye ve Kırım iki ayrı varlık değildi. Bunlar iki kardeş varlık mıydı? Hayır, kardeş değil, bunlar bir tek varlıktı.

Burada bir Sultan, orda bir Han bulunuyordu. Fakat bu neyi ifade eder? Bu bütün eski Türk hükümetlerinde görülen bir ademi merkeziyetçiliğin neticesiydi. Eğer arada bir ayrılık olsaydı, Osmanlı sülâlesinin bitmesi ihtimalleri karşısında Kırım ilanlarının Türkiye Sultanı yapılması düşünülür müydü?

Büyüklerimiz için böyle monografiler yazılmasına çok muhtacız. Bir millet, bir vatan, bir devlet daima yapılan, tamir olunan ve yükselen büyük bir bina demektir. Bu binada o millet fertlerinin hepsinin emeği vardır. Büyük emeği olanlar, o binaya çok taş koyanlar veya büyük tamirler yapanlar ise büyük adamlardır.

Gaspıralı’nın emeği düşünülürse ona henüz lâyık olduğu mevkiin verilmediği ve bu vazifenin de gençliğe düştüğü teslim olunur.

Share
Published by
Hüseyin Nihal Atsız