Varsağılar

I
Gel be dilber zevk edelim,
Orda yalnız ne yatarsın?
Acı şarap kadehime,
Dudağından bal katarsın.

Kızlar bana bakarsa da,
Yasemin, gül kokarsa da,
Yarın gönül bıkarsa da,
Bugün için sen yetersin.

Dudakların: O ne meydir!
Bu sendeki nice huydur?
Gönlüm nişan, kaşın yaydır,
Kirpiğinle ok atarsın.

Desem sana: “Sevişelim!”
Dersin: “Hayır, konuşalım!”
Desem: “Kız gel öpüşelim!”
O dem hemen kaş çatarsın.

Yarın bir savaş olursa,
Meydanda kan, baş olursa,
‘‘Atsız’’a bir iş olursa,
Kız yine sen yas tutarsın…

II
Gel bre hey, senin ile
Mey içelim azar azar.
Kahpe felek alnımıza
Ne dilerse onu yazar.

Yazın bahçeler sazlanır,
Yâr dudağı kirazlanır.
Çağırırsan yâr nazlanır.
Çağırmazsan tutup kızar.

Ele girmez bir kuşsa da,
Bize binde bir düşse de,
Yâr gerdanı gümüşse de,
Deli gönül bir gün bezer.

Haydi, durma “dolu” doldur,
Sağrağını göğe kaldır,
Bu günlerin tadı baldır,
Yarın kahpe felek bozar!

Çaldı gurbet rebâbını,
Bitirdi aşk kitabını,
‘‘Atsız’’ ecel şarabını
Elbet bir gün içip sızar…

III
Burada her dem güneş açmaz,
Bazı olur hava puslu.
Bugün yine oldu bahar,
Geldi bir hoş bülbül sesli.

Üzerinden akıyor naz,
Paylaşacak benimle koz.
Dedim: ‘‘Adın Şirin mi kız?’’
Güldü, dedi: ‘‘Hayır, Aslı.’’

Dedim ki: ‘‘Hey bre yosma!
Bir sözüm var, ama küsme,
Bir başlasın, böyle susma,
Ya saz yahut cilve faslı…’’

Dedi: ‘‘Sonra için yanar,
Bakışımdan gönlün kanar.
Dudağımdan başın döner,
iyisi mi, otur uslu!’’

Dedim: ‘‘Dilber! Tavrın yüce.
Etme, konuş akıllıca.
Gönül benzer bir kılıca,
Kanlanmazsa kalır paslı.’’

Dedi: ‘‘Kılıç kına girsin!
Ben güneşim, sen de karsın!
Dayanamazsın, erirsin,
Sevdiklerin kalır yaslı…’’

O güzel kız sattı beni,
Bir hıçkırık tuttu beni,
Yalnız koyup gitti beni,
Salınarak nazlı nazlı.

Gönül orman… Uçtu kuşu.
Bu ormanın bitti işi.
Atsız” dağdı, geldi kışı
Başı duman, gözü sisli…

IV
Erlik günü geldiğinde,
Yiğitlere şan görünür.
Yığın yığın harcanmaya,
Nice yüz bin can görünür.

Kopunca bir büyük savaş,
Er tez gider, korkak yavaş.
Yüreksize akçayla aş.
Erlere meydan görünür.

Bir gün olur yılda, ayda,
Birleşiriz hep Altay’da.
Güz ayında, kurultayda,
Başı börklü han görünür.

Atsız der ki: Ne var canda?
Yatarız taze çimende.
Rus’un adı her gecende,
Gözlerime kan görünür.

Share
Published by
Hüseyin Nihal Atsız