Sayın Başvekil, Hem Türkçü, hem de başvekil olduğunuz için size bu açık mektubu yazıyorum. Yalnız başvekil olsaydınız bunları yazmak emeğine katlanmazdım. Çünkü Türkçü olmayan bir başvekile hitap etmenin ne kadar boş olduğunu bilirim. Yalnız bir Türkçü olsaydınız
Halk münevverler için değil, münevverler halk içindir. Geçmiş zamanlardan beri cemiyet hayatımıza bakacak olursak bu memleket münevverlerinin halkına karşı daima az çok kayıtsız, duygusuz, beceriksiz ve hatta ekseri zamanlarda zararlı olduğunu görürüz. Bu münevver zümre, ancak
Nazari veya teknik görgü ve bilgilerimiz ne kadar yüksek, zengin ve kuvvetli olursa olsun dürüst, temiz ve kuvvetli bir ahlaka istinat etmedikçe faydası yoktur. Hatta bu bilgi ve görgüler milletimizin menfaatlerine cevap yerecek yerde, yalnız şahsi ihtiraslarımız
İstihsali bedevi olan bir milletin istihlaki medeni olamaz. Asırlardan beri kapitülasyonlar gibi zalim zincirlerle eli ayağı bağlanıp açık göz ve bezirgân ruhlu milletler ve sermayeler tarafından sağlam bir inek gibi istismar olunmuş bir milletiz. Herkes müstemlekeler
Türkiye’de siyasî ve içtimaî alanlarda bir gürültü ve kargaşalık alabildiğine giderken kendi köşelerine çekilmiş bazı vatandaşların yurtlarına, milletlerine sessizce hizmette bulunduklarını görmek, sıkıntılar arasında biraz huzur verici oluyor. Evvelce bir defa dokunduğum bu konuya şimdi bir daha
Türk fikir bayatına “İnkar Fırtınası” adlı eseriyle giren Aclan Sayılgan, memleketimizdeki solculuk ve komünizm üzerinde esaslı eserler verdikten sonra nihayet “Sol’un 94 yılı” adındaki büyük kitabını yayımladı, “inkâr Fırtınasında belirttiği gibi, kendisi bir zamanlar komünistlerin arasına girip
Uğuz Kağan Destanı Son zamanlarda Türk destanını manzum olarak yazmak teşebbüslerine de raslıyoruz. Bu teşebbüslerine de raslıyoruz. Bu teşebbüs Ziya Gök Alp’ın ilk defa denediği gibi küçük parçalar üzerinde değil, Türk destanının büyük parçaları veya bütünü üzerinde
Fatih çağından sonra “Medrese”nin Türk fikir ve siyaset hayatına hakim olması ile başlayan taassubu, türlü iç kavgalara ve kan dökülmesine sebep olarak günümüze kadar gelmiştir. Din bilginleri arasında Ebussuud gibi müsamahalı ve akıllıları bulunduğu gibi, her türlü
Türkçülük, Türk milliyetçiliğinin adıdır. Kelimenin sonundaki ek, yerine göre, mensupluk, sevgi, taraftarlık gösteren bir ektir. Türkçülük de Türk sevgisi ve taraftarlığı demek olduğuna göre, kelime, yerinde kullanılmıştır. Başka milletlerin Türk taraftarlığı ve Türk sevgisi bu kelime ile