Günümüzün modalarından birisi de mini etekli, açık saçık dişilerin yanında hacı, hoca takımından gayet mutaassıp, görünüşte dindar, mutasavvıf kadınların türemiş olmasıdır. İsteyen istediğini olur. İsteyen istediğini sever. İsteyen istediğine tapar. Anayasa insanlara birçok haklar tanımıştır. Başkalarına, düzene,
Türkçülük düşüncesi, bu fikrin düşmanları veya her şeyle alay etmek alışkanlığında olan prensipsizler tarafından saldırıya uğrarken, yapılan sataşmaların başlıcaları şunlar olmuştur: 1- Bunlardan biri “Türkçülük” kelimesine olan itirazdır. İtirazcılar şöyle demektedirler: “Türkçülük de ne demek oluyor? Bunlar
Üç ömre bedel kırk yedi yıl gün gibi geçti, Dünyadaki her zevke dedim: Yok kadar azmış. Bir başka hayat, başka cihan özlüyorum ben, Bildim ki ölümden öte gerçek olamazmış… *** Yürür gün doğmadan yollarda her gün Sakat,
Dün gece ne kadar güzeldi alem, Göklerin şanlı mehtabı vardı. Sevdanın topraktan taştığı bu dem Günah-ı aşkın da sevabı vardı. Dağlar birbirine yaslanıyordu, Kuşlar çiçeklere sesleniyordu, Tabiat gizlice süsleniyordu, Eşyada vuslatın serabı vardı. Gönlümü göklere açmak istedim,
27 Mayıs 1960’tan sonraki ayların birinde, durumun Türkiye için siyasî bakımdan pek sağlam gözüktüğü bir sırada, Kıbrıslı bir öğrenci bana: “Rumlar yakında Türklere karşı harekete geçeceklerdir” demişti. Tecrübesiz bir gencin bu kanaatine katılmamış, bunu nereden çıkardığını sormuştum.