En iptidaisinden en medenisine kadar her topluluğun mukaddes tanıdığı bazı değerler vardır. Bazı dağlar, ırmaklar veya göller; bazı timsaller, renkler veya hayvanlar yahut bazı şahıslar topluluğun hayatınca sevilir ve kutlu tanınır. Bu “kutlu tanıma”, milletin maşeri duygu
İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduğu zaman bunu müspet karşılayanlardan biri de bendim. O sıralarda yabancı basından bizim gazetelere aktarılan bazı haberlerde Türk Devlet Başkanlığı adayları arasında Şükrü Kaya gibi isimlerin de bulunması cidden ürkütücü ve düşündürücü idi. 1938’de
Ali Fuat Başgil’in 30 Kasım 1963 tarihli Yeni İstanbul gazetesinde yayınladığı “Milliyetçilik Bahsi” adlı yazıda, hakkımda “nâdân” kelimesini kullanması ve Anadolu Türklerini yine ırklar karması millet diye göstermesi üzerine ÖTÜKEN’in 14 Şubat 1964 tarihli 2. sayısında kendisine
Kardeşim Muzaffer Amca, Müjdeli mektubunu aldım. Yalnız ben müjde diyince önce doğum oldu da Lalehan beşizleri (yani beş portakal biraderler) doğdu sandım. Fakat herhalde o da bu mektup gelinceye kadar olur. Hem nüfus artar. Hem de Lalehan
Yakın tarihimizin en büyük şahsiyeti olan Namık Kemal hakkında şimdiye kadar yazılan eserlerde birbirine pek aykırı düşenler ileri sürülmüştür. Büyük bir adam hakkında, birbirine benzemeyen mütalâalar yürütülmesi tabii ise de vatana hizmet etmiş, milliyet uğruna çalışmış, millet