Yahudi denilen mahlûku dünyada Yahudi’den ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki ‘Yahudi gibi”, “çıfıtlık etme”, “çıfıt çarşısı”, “havraya
Çoğu üniversiteli olan bir takım gençlerin aylardan beri şuraya buraya kireçle ve büyük harflerle “NATO’ya hayır” diye yazdıkları görülmektedir. Gençlerin bu yazıları, kabataslak olarak düşüncelerini belirtmekte ise de bu fikrin sebepleri ve teferruatı ancak, o gençleri destekleyen
TRT kanunu meselesi Millet Meclisini işgal eden mühim konulardan biri oldu. Milletçe ne kadar geçimsiz olduğumuz bu konu üzerinde şimdiden başlayan tartışmalarla bir daha ortaya çıktı. Bir taraftan gelen düşünce ne olursa olsun, karşı tarafın buna şiddetle
Profesör Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri 16 Kasım 1974’te hayata veda etti. Doğru bir insan ve sağlam bir Türk milliyetçisi olduğu için burada birkaç satırla hâtırasını anmak ve unutulmuş bir cephesini hatırlatmak istiyorum. Onu 1939-1944 yıllarında, Özel Boğaziçi Lisesi’nde
Biraz küfür, bir miktar mugaleta, bir hayli yalanla ve jurnalcilik ruhu ile yazılan cevabınızı okudum. Zaten sizden daha başka türlü bir şey ve daha merdane bir hareket ummadığım içim hiç şaşmadım. Bir edebiyat hocası diliyle değil, bir
Sen Üniversiteli misin? Öyleyse kafan olgunlaşmış, duyguların ölçülenmiş, bütün varlığınla bir şahsiyet, bir vatandaş olmuşsun demektir. Üniversiteli, aydın adayı demektir. Bütün mevkilerin yarınki adayı demektir. Hatta şimdiden aydın demektir. Üniversiteli her şeyden önce yüksek öğrenime ulaşmış bir
Benim, sıfırlarla uğraşacak zamanım yoktu. Fakat o “Sıfır”, “Dâvam” adıyla çıkardığı kitabın bir kısmında bana taarruz ve hattâ hakaret etmeğe yeltendiği için, zamanımı israfa mecbur oldum. Yazması kalemime ağır gelen “Hasan Ali”yi kullanmaktansa, sevimli ve hoş “Sıfır”ı
“Tarih Şuuru”, milletlerin hafızasıdır. Hafıza nasıl, fert olarak insanların en küçükleriyle ihtiyarlarında bulunmazsa, milletlerin de henüz çocuk sayılabilecek kadar genç yani “kurulmamış” olanlarıyla ihtiyarlarında yani inkıraza mahkûm olacak kadar çürüyenlerinde bulunmaz. Millet haline gelmemiş olan insan topluluğu
Uzmanlar, yeryüzünde insanların 500.000 yıldan belki de daha eskiden beri var olduğunu söylüyor. Fakat insanların tarih sahnesine girmesi dört beş bin yıllık bir meseledir. İnsanlık durmaksızın ilerleyerek bugünkü durumuna gelmiş, tarih öncesindeki ırkların türlü nispetlerde birbiriyle karışmasından