Yassıada hükümlülerine siyasî hakları verildiği için bazı çevrelerce gösterilen telâş, geçmiş zamanların unutulmasından doğuyor. Her ne kadar bu çevreler geçmiş zamanı unutmadıklarını ileri sürüp Demokrat Partililere siyasî hak verilmesinin yakın geçmişteki kanunsuzlukların kabulü demek olacağını söylüyorlarsa da
Halk Partili üç mebus, Bülent Ecevit, Ali İhsan Göğüş ve Coşkun Kırca, Millet Meclisi Başkanlığına bir kanun teklifi sunarak “Bakanlar Kurulunun yabancı memleketlerde basılmış eserlerden sakıncalı bulduklarını yurda sokmama yetkisi”nin kaldırılmasını istemişler. Bu yetki anayasada kabul edilen
Şu geçen aylarda, bizi ilgilendirmesi gereken iki kişi, aramızdan göçüp gitti: Azerbaycanlı Mehmet Sadık Aran ve Türkiyeli Tahsin Demiray, “Bizi ilgilendirmesi” demekten maksadım ikisinin de Türk milliyetçisi olması, bu yolda çalışıp uğraşmaları, yazılar yazmaları ve hizmet etmeleri
Yirminci asır medeniyeti ve Avrupa milletleri ile temasa gelen insanların birçoğunda millî benlik hissinin sarsıldığını görüyoruz. Şüphesiz yüksek duygulu olan her medenî insan Avrupa ve Amerika’nın yüksek ilmini ve ince tekniğini görünce onlara karşı takdir ve hürmetle
Milletleri yükselten şey millî mefkûrelerdir. Millî mefkûresi olmıyan millet gerilemeye, hiç değilse yerinde saymaya mahkûmdur. Millî mefkûresi olmıyan milletler medeniyet sahasında yükselmiş olsalar da başka milletlerin gölgesi olmaktan kurtulamazlar. Millî mefkûre her zaman milletin büyükleri tarafından prensip
Yahudi denilen mahlûku dünyada Yahudi’den ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki ‘Yahudi gibi”, “çıfıtlık etme”, “çıfıt çarşısı”, “havraya
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’nın Radyo’da birkaç kere okunan, gazetelere de geçen bildirisi, iki yıl önce intihar ettiği ileri sürülen “Dursun Önkuzu” adlı milliyetçi öğrencinin ölümündeki korkunç gerçeği aydınlığa çıkardı. Sıkıyönetimin aralıksız olarak yakalamayı başardığı komünistlerden birisinin itirafına göre
Kardeşim Muzaffer Amca, 15 tarihli mektubunu ve makaleyi aldım. Sağol. Mektubun Enver Beğ’e(1) ait bölümünü telefonda kendisine okudum. Sana teşekkür etti. Sicil cüzdanı gelmiş. Yalnız, adının “Yakupoğlu” diye yazılmasından şikayet etti. Bizim memurlar Atsız’la Adsız’ı, Yakupoğlu ile
Çoğu üniversiteli olan bir takım gençlerin aylardan beri şuraya buraya kireçle ve büyük harflerle “NATO’ya hayır” diye yazdıkları görülmektedir. Gençlerin bu yazıları, kabataslak olarak düşüncelerini belirtmekte ise de bu fikrin sebepleri ve teferruatı ancak, o gençleri destekleyen