Son zamanlarda basında görülen haberlerle ve TRT’nin bastırdığı bir takvimle Türkler’in şimdiye kadar 16 büyük devlet kurduğunu, bu yüzden Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız bulunduğu iddiaları öne sürüldü. Her şeyimiz gibi tarihimiz de henüz kesin şeklini almış
Türkiye’de Osmanlı sülalesi hâkim olduktan sonra(1) acem taklidi divan edebiyatının kuvvetle yayılarak milli dil ve kültürümüzü şiddetle tehdit etmesi üzerine on beşinci asrın sonlarında Türkiye’de bir dilde milliyetperverlik cereyanı baş gösterdi. Aruz vezniyle olmakla beraber, yalnız Türkçe
Pek çok Türk’ün yaşadığı Münih’e “Türkiye’nin 58. vilâyeti” denildiğini biliyordum, 27 Mayıs 1960 ihtilâlinin veya inkılâbının, yahut devriminin ve yahut Celâl Bayar’ın Yassıada’daki deyimiyle ayaklanmasının feyizli sonuçlarından olarak zevcem yıllardır orada yaşadığı, oğlum da Münih Üniversitesine devam
Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve
Muhterem Adile Ayda Hanım, Mektubunuzu ve kitabınızı(1) aldım. Teşekkür ederim. Bu konuda hiçbir fikrim olmadığı için, fikir beyan edemeyeceğim. Yalnız, delillerinizin kuvvetli olduğuna beni ikna ettiğinizi söyleyim. Kitabın sonundaki mukayeseli resimleri iyi seçmişsiniz. Bu arada, tarih kitaplarında
Hürriyet Gazetesi’nin 20 Mart 2000 târîhli sayısında Bay Yener Süsoy’un Türkiye’nin ilk kültür bakanı Bay Talat Halman ile yaptığı bir röportaj yayınlandı. Bay Süsoy’un, Bay Halman’ın hâtırâtını Hürriyet’e anlatmasının övüncü ile kaleme aldığı yazısı bize devenin “Nerem
Atsız Bey, yirmi beş yıl önce, 11 Aralık 1975’te gözlerini hayata kapamıştı. Bu kayıp, onu tanıyanların ve Türkçülüğe gönül verenlerin yüreklerinde hâlâ dinmeyen bir sızıdır. Onu tanımış ve ona sevgiyle bağlanmış olanlar bu dünyadan yavaş yavaş ayrıldıkça,
Atsız,fedakâkarlık ve feragat ruhuna sahip olmayı Türkçülüğün temel prensibi olarak kabul ederdi.Hayatı boyunca da bu prensibe sadık kalmıştır. Türkçülüğün her bakımdan en kıdemlisi ve önderiydi. Kendisinden daha yaşlı Türkçüler ve hocaları da bu durumu kabul ve ifade
Milletlerin asıl kuvvetinin ruh ve inanç gücü olduğunu artık herkes öğrendi. Bundan dolayıdır ki şimdi, çökertilmek isten milletlerin manevî yönüne saldırılıyor. Bu taktiğin en düşündürücü örneği Sovyetler Birliği’ndeki Türkler’dir. “Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet” yalanıyla iş başına gelen