Dünyada gerçi olmadı bir şeyde kârımız Ukbâda belki olsa gerek itibârımız. Ağyâr gül kopardı dikenden demet demet, Hâr oldu bağrımızda çiçek yüzlü yârımız. Yükseldi arşa neşvesi dünun, esâfilin; Toprakta gizli kaldı bizim âh ü zârımız. Baş eğmedik
Bütün dünya ile birlikte Türkiye de büyük ve düşündürücü bir değişiklik içindedir. Çünkü bu değişiklik daha çok olumsuz yönlere doğrudur. Türkiye, çağdaş devlet olmaktan çıkmıştır. Devlet tarifi nedir? Bir vatanda teşkilatlanmış bağımsız bir millet, değil mi? Türkiye
Bugünün milletleri öğretim ve eğitim dolayısıyla, yayınlar sebebiyle eski çağlarla göre çok aydın topluluklardır. Bunun için bu milletleri uzun bir süre demokrasi dışında yönetmeye imkân yoktur. İnsan, yaratılış bakımından bir çok davranışlarında hürriyeti kötüye kullanmayacak insanlar yetiştirmek,
Türkiye dışında 60 milyon Türk, kurtarılmamış olarak yaşıyor. Osmanlı Türkleri’nin bölümleri olarak yanı başımızda duran Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Batı Trakya, Rodos, Suriye ve Kerkük Türkleri’nin dışında asıl büyük Türk kesimi İran, Efgan, Sovyetler ve Çin hâkimiyetinde tutsaktırlar.
Geçmişi anmak insanlara mahsus bir iştir. Hayvanlar geçmişi düşünmez. Onlar yalnız içinde bulundukları ânın kaygısındadır. “Geçmiş” ne kadar kusurlu olursa olsun bugün ve yarın için vereceği derslerle, göstereceği ibretlerle ihmaline imkân olmayan bir kitap, insanlara milletlerin güç
Yirminci asır medeniyeti ve Avrupa milletleri ile temasa gelen insanların birçoğunda millî benlik hissinin sarsıldığını görüyoruz. Şüphesiz yüksek duygulu olan her medenî insan Avrupa ve Amerika’nın yüksek ilmini ve ince tekniğini görünce onlara karşı takdir ve hürmetle
Yahya Kemal, Ziya Gökalp’la olan manzum bir şakalaşmasında: “Kökü mâzide olan atiyim” demişti. Bu dört kelimelik mısra, yaşamak kabiliyeti olan bütün milletler için değişmez bir düsturdur. Maziyi unutsak, atsak, inkâr etsek bile kökümüz, aslımız oradadır. Manevî kanımızda,
Belki dünyadaki bütün devletlerden daha çok, altı bine yakın kanunumuz var. Bu kanunlardan bazılarının anayasaya aykırı olduğu, birbirini nakzettiği ve antidemokratik olduğu söyleniyor. Partiler arasındaki siyasi mücadelelerden bazılarının antidemokratik kanunlardan çıktığı görülüyor ve gazetelerde demokrasiyi veya inkılâbı
İçim yine sevinçle dolup yanıyor; Sanki deniz olmuş, dalgalanıyor. Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden; Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden; Zafer, ümit kaynağının bir çeşmesidir. Zafer bir çok gönüllerin birleşmesidir. Gönülleri birleşenler ölse de bir gün, Gök kubbede