Adalar Denizinden Altayların daha ötesine kadar bütün Türk gençliğine. I Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset. Sen bütün varlığına yurdumuzun malısın. Sen bir insan değilsin; ne kemiksin, ne de et; Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.
Şehvet denilen bağda bir akşam ayılan kız, Her gün yeni bir kalbi sokan ruhu yılan kız! Artık yeter, uğrunda akan göz yaşı dinsin! Ey handesi bin ev yıkan, âfet sayılan kız, Kaçsan da, boğulsan da, gebersen de
Arkadaşlar, haydi artık saflar dizilsin! Uzak, yakın ufuklardan koşup gelerek Belde çelik kılıç, içte çelikten yürek Taşıyanlar saflardaki yerini bilsin! Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde; Keder, elem her ne varsa geride kalsın! Tehlikeler duman gibi tüterken
Ey benito musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar… Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Bir anda uzun yıllar aşar hâtıralarla; İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla, Mâzideki kanlar, düşünüşler ve sadâlar İnsan denilen fertleri birbirine bağlar! Geçmişle bütün bağları çözmek ne ağırdır, Hayvanların ancak, dünü, mâzisi sağırdır. Mâziyi unutsak bile mâzi
Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı, Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı. Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı, Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı… Ağaçların dalları saygılarla eğildi, İçimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi, Böceklerin sesleri birdenbire kesildi, Sevdiğim, kemençede söyletiyorken
Dün gece ne kadar güzeldi alem, Göklerin şanlı mehtabı vardı. Sevdanın topraktan taştığı bu dem Günah-ı aşkın da sevabı vardı. Dağlar birbirine yaslanıyordu, Kuşlar çiçeklere sesleniyordu, Tabiat gizlice süsleniyordu, Eşyada vuslatın serabı vardı. Gönlümü göklere açmak istedim,
Üç ömre bedel kırk yedi yıl gün gibi geçti, Dünyadaki her zevke dedim: Yok kadar azmış. Bir başka hayat, başka cihan özlüyorum ben, Bildim ki ölümden öte gerçek olamazmış… *** Yürür gün doğmadan yollarda her gün Sakat,
Çekildi mi kılıçlar Türk’ün gönlü hoşlanır Kağanlığı kurmaya Yeni baştan başlanır Gözler ayda güneşte İlteriş Kağan başta Yazlar geçer savaşta Ötüken’de kışlanır İçelim kımızları Yosma Gök Türk kızları Esritirken bizleri Yavuzlar yavaşlanır