Hüseyin Nihal Atsız, komünizm, bölgecilik ve mezhebçilik gibi Türk devletinin varlığına yönelmiş zararlı akımlara karşı verdiği büyük Türkçü mücadele, Türk ülküsü ve tarihi üzerinde yaptığı ilmi çalışmalar, “Kızılelma” ve “Turan” ideallerinin meş’alesini genç gönüllerde tutuşturmak için yazdığı
Bir fikir hareketini yürütmek, derin bir kültürden bir önce, çelik gibi bir iradeye ve sarsılmaz bir imana sahip olmayı gerektirir. İnsanı nerede, ne zaman, hangi şartlarda yakalayacağı bilinmeyen ve belki de hayat boyu sürecek bela ve felaketleri,
H. Nihal ATSIZ’ı bundan 22 yıl önce 11 Aralık 1975 günü kaybetmiştik. Yalnız kaybettiğimiz onun toprağa kavuşan bedeni olmuştur. Fikirleri bugün dahi ışıl ışıl parlamakta, dimdik ayakta durmaktadır. Bugün bizlerin en büyük görevi, ATSIZ’ı Türk devletinin yarınlarını
Damarında kanı: Bir alev… Yaşaması: Roman… Ölümü: Şiir… Çelik iradeli, çelik karakterli “Er Kişi”… Fırtınalarla, kasırgalarla, boralarla, acılarla, yokluklarla, sürgünlerle, ıstıraplarla ve… pervasızlıklarla dolu bir ömür… Bir ülkü uğruna feda edilen yetmiş yıl, örnek bir yaşayış… Nezaket
Bu başlık. 3 Mayıs 1944 olayları ve bunları izleyen tutuklamalar üzerine, benim Samsun’da yayımlanan K0PUZ dergimin Haziran sayısında çıkacak yazımı, Mayıs 1944 sonundaki derginin arka kapağında haber veren bir ilândı. Kızılların ve Türkçülük, milliyetçilik düşmanlarının haksız saldırısına
Cumhuriyetimizi kuran temel düşünce, herkesçe de bilindiği üzere Türkçülüktür. Buna rağmen, Atatürk’ün ölümünden sonra Türkçülük birçok saldırılara uğramış ve bu saldırılar karşısında yaralar almıştır. Bu yaraların en büyüğü şüphesiz 1944 olayları ve bu olaylar sonucunda alınandır; bu
Hüseyin Nihal Atsız… Bir ay önce vefatının 24.yıldönümünde andığımız, iki gün sonra, yani 12 Ocak’ta da doğumunun 95.yılında tekrar hatırlayacağımız ve anacağımız büyük Türkçü; büyük fikir, mücadele adamı; büyük edebiyatçı.. Hani derler ya, her insanın hayatını değiştiren,
“Başım allam giderem ne dost duysun ne düşman…” Bu bir Kerkük atasözüdür. Topluma, herkese, herşeye küsmüş bir insanın ızdırabını dile getirir. Aramızdan ayrılmadan bir gün önce bir yakınına; ecel vaktinin geldiğini, ölümünden hiç kimsenin haberdar edilmemesini, gazetelere
-Bu şiir, Ulu Türkçü Nihal Atsız’ın ikinci eşi olan Bedriye Hanım tarafından yazılmıştır.- Bir buçuk yıl var ki senden öğüt aldık biz, Senden taşan Türklük aşkı bize verdi hız… Artık sussan ve beklesen bunun kârını, Görsen nasıl