Türk milletinin dışarıdaki düşmanları bütün dünyadır. Bunu tarih bize ebedî bir öğüt halinde hikâye eder. İçerideki düşmanları ise üç tanedir: Komünist, Yahudi ve dalkavuk. Komünist, vicdanını Yahudi “Marks”a satmış olan vatansız serseri demektir. Amele diktatörlüğünün kurulduğu yerde
Pek çok Türk’ün yaşadığı Münih’e “Türkiye’nin 58. vilâyeti” denildiğini biliyordum, 27 Mayıs 1960 ihtilâlinin veya inkılâbının, yahut devriminin ve yahut Celâl Bayar’ın Yassıada’daki deyimiyle ayaklanmasının feyizli sonuçlarından olarak zevcem yıllardır orada yaşadığı, oğlum da Münih Üniversitesine devam
Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve
İnsaniyet ve barış masalları okuyarak kendimizi aldatmayalım: Bazı meselelerin savaştan başka çözüm yolu yoktur. Bunun en tipik örneği Orta-Doğu’yu karıştıran Arap-Yahudi anlaşmazlığıdır. Araplar, İsrail’in varlığını tanımamakta haklıdır. On üç asırdır kendi vatanları olan bir bölgeye gelip devlet
Amerika’da yapılan ve esrarı Amerika ile Kanada’da bilinen atom bombası sırlarının Ruslar tarafından nasıl çalındığı malûmdur. Birçok bilginler, bilhassa ırk bakımından Alman ve İtalyan olanlar, Amerika vatandaşı olmalarına rağmen bu sırları Ruslara bildirdiler. Ruslar bu sayede atomun
Büyük Türk müverrihlerinden biri, bugün darülfünunda Türk tarihi profesörü olan Başkurdistanlı Zeki Velidi Bey, Mısır’da bastırdığı Türk tarihine ait bir kitabında büyük harbin neticesinin garp cephesinde değil Çanakkale’de hallolunduğunu söyledikten sonra, artık bununla Türkler’in dört asırdır devam
Türkiye’de mânâsı bir türlü anlaşılamayan iki kelime “Türkçülük” ile “Turancılık”tır. İnsanlara bir düşünceyi, bir kavramı anlatmak çok güçtür. Beyinlere yanlış olarak kazılan bir şeyi düzeltmek için başlıca çare ciddî yayınlar olabilir. Türkçü olarak Türkçülük ile Turancılık kelimelerinin
Bugün “Türkiye” dediğimiz yeri On Birinci Yüzyılda başlayan savaşlarla Rumlar’dan ve onlara tâbi Ermeni ve Gürcüler’den aldığımızı artık herkes biliyor. Bu topraklar yıllarca süren hücumlarla ele geçirilmiş, sonra yine yıllarca süren savunmalarla korunmuş olduğu için üzerinde oluk
Ne istediğini bilmeyen yani programsız, plânsız olan insan gibi ne istediğini bilmeyen milletin de güçlükler, başarısızlıklar ve bozgunlarla karşılaşacağı muhakkaktır. Hele günümüzde milletlerin dörder veya beşer yıllık plânlarla kalkınma ve güçlenme savaşı yaptıkları bir sırada ne istediğini