Adalar Denizinden Altayların daha ötesine kadar bütün Türk gençliğine. I Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset. Sen bütün varlığına yurdumuzun malısın. Sen bir insan değilsin; ne kemiksin, ne de et; Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.
1961 Anayasası Türk milletine iyi bir düzen getiremedi. Suç anayasada değil, onu uygulamasını bilmeyen hükümettedir demek doğru değil. Polis üniversiteye giremez diye tepinen hain profesörler anayasaya dayanıyordu. Ordunun desteği ve iradesiyle, olağanüstü yetkilerle iktidara gelen Nihat Erim
Başbakan Nihat Erim, yurttaki anarşinin gövdesinin ezildiğini fakat başının belli olmadığını birkaç kere söyledi. Bu diplomatça sözlerle neyi kastettiği, tabiî, kesinlikle belli olmadı. Yani “başı” diyerek bir iç kuvveti mi, yoksa yabancı bir devleti mi anlatmak istiyordu,
Bütün dünya ile birlikte Türkiye de büyük ve düşündürücü bir değişiklik içindedir. Çünkü bu değişiklik daha çok olumsuz yönlere doğrudur. Türkiye, çağdaş devlet olmaktan çıkmıştır. Devlet tarifi nedir? Bir vatanda teşkilatlanmış bağımsız bir millet, değil mi? Türkiye
Azizim Kayabek, 30 Ekim tarihli mektubunuzu aldım. 31 de postaya verilmiş. Bana altı günde geldi. Size yürüyüş yaptırarak teselli veren gezinti yerinizin ikiye bölünmesinin ne demek olduğunu ben çok iyi anlarım.Yürümek en iyi avunma ve güç kaynağıdır.İnsanı
AİLESİ Rıza Nur’un baba tarafı en aşağı 200 yıldan beri Sinop’ta oturan ve “İmamoğlu” adını taşıyan bir aileye mensuptur. Rıza Nurun bilinen ilk atası Sinoplu Hacı İbrahim’dir. Bunun oğlu Sinop Kalesi dizdarı Mustafa aynı zamanda Sinop’taki Hisar
Benim, sıfırlarla uğraşacak zamanım yoktu. Fakat o “Sıfır”, “Dâvam” adıyla çıkardığı kitabın bir kısmında bana taarruz ve hattâ hakaret etmeğe yeltendiği için, zamanımı israfa mecbur oldum. Yazması kalemime ağır gelen “Hasan Ali”yi kullanmaktansa, sevimli ve hoş “Sıfır”ı
Ey saçları “alagarson” kesik hanım kız! Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız! Bacağımla alay etme pek topla diye. Bir sorsana o topallık nerden hediye ? Sen Şişli’de dansederken her gece, gündüz Biz ötede ne ovalar, çaylar,
26 Şubat 1969 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 6’ncı sayfasında Türker Acaroğlu tarafından yazılan “Yayın Hayatı” başlıklı yazı çok ibret vericidir. Türker Acaroğlu, basılan her kitap, dergi, gazete, nota, resim vesaireden kanun gereğince beşer tane gönderilen “Basma Eserleri Derleme